Finansal Sağlık
Engelsiz Bankacılık
Genç Bankacılığı
Özel Kampanyalar
Geçmiş Aramalar
      Önerilen Sonuçlar

        32. İstanbul Caz Festivali

        13 Haziran 2025

        32. İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BAŞLIYOR

        İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 28 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali kapılarını 1 Temmuz’da, 32’nci kez açmaya hazırlanıyor.

        Üstelik konser biletleri Garanti BBVA kredi kartlarına %10 indirimli!

        *Garanti BBVA kredi kartlarına indirim kampanyası sadece aşağıda belirtilen konserler için geçerlidir, banka dilediği zaman kampanyada değişiklik yapma hakkını saklı tutar.

        Festival Açılış Konseri: Chucho Valdés Royal Quartet

        Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu, 1 Temmuz Salı

        32. İstanbul Caz Festivali’nin açılışını Afro-Küba müziğinin usta ismi, 7 Grammy ödüllü caz ikonu Chucho Valdés yapıyor

        Afro-Küba cazının en etkili isimlerinden, Kübalı piyanist, besteci ve aranjör Chucho Valdés, 1973’te kurduğu, piyanisti ve baş bestecisi olduğu müzik grubu Irakere ile yenilikçi işlere imza attı. Çeyrek asrı aşan bir sürede Irakere müzisyenleriyle birlikte, Afrika kökleri ile cazı birleştirdikleri yeni bir füzyon yaratarak, Küba dans müziğini batá gibi vurmalı Afrika çalgılarıyla tanıştırdı. Timba Cubana’nın doğuşuna yol açtı, ilk Uluslararası Küba Caz Festivali’ni organize etti, Arturo Sandoval ve saksofoncu Paquito D’Rivera gibi isimleri müziğe kazandırdı ve grubun ilk albümü En İyi Latin Kayıt dalında Grammy aldı. 1998'den itibaren caz, klasik müzik, rock ve dahasını Afro-Küba müzik geleneğiyle harmanladığı derinlikli tarzıyla solo çalışmalarını sürdürdü ve üretken kariyerini toplamda 7 Grammy ve 3 Latin Grammy ödülüyle daha taçlandırdı. Caz ikonu Chucho Valdés, davulda Horacio “El Negro” Hernandez, basta José A. Gola ve perküsyonda Roberto Jr. Vizcaino ile festival açılışını onurlandıracak.

         

        Hermanos Gutiérrez

        Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu, 2 Temmuz Çarşamba

        Latin gitarının öncülerinden Hermanos Gutiérrez, Türkiye’deki ilk büyük konserleri için festivale geliyor

        Latin Amerika’nın güneşli gitar melodileriyle ilk kez dedelerinin dinlettiği Julio Jaramillo kayıtlarıyla tanışan, babaları İsviçreli anneleri Ekvadorlu olan iki kardeş Alejandro ve Estevan Gutiérrez, ilk albümlerinden bu yana çöllerin müziğini ve Latin köklerini hiç bırakmadı. 8 Años (2017), El Camino De Mi Alma (2018) ve Hoy Como Ayer (2019) albümleriyle dünyaya açıldılar, kapalı gişe konserler verdiler. Vokalsiz, sözsüz, sadece iki gitarla başardıkları az buz değildi. El Bueno Y El Mano ve Sonido Cósmico (2024) albümlerinde, The Black Keys grubunun kurucusu ve yapımcı Dan Auerbach ile çalıştılar. Rolling Stone’un benzetmesiyle “halüsinojenik bir enerjiyle parlayan” ses manzarasıyla Sonido Cósmico’yla geçen yaz Coachella’da kalabalıklara çaldılar. Yükselen Latin gitarının öncülerinden Gutiérrez kardeşler, Türkiye’deki ilk büyük konserleri için 32. İstanbul Caz Festivali’ne geliyor.

         

        Max Richter

        Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu, 3 Temmuz Perşembe

        Elektronik müzik ve çağdaş klasik müzik arasında kurduğu köprülerle yeni bir devir açan besteci ve piyanist Max Richter ilk kez İstanbul’da

        Klasik müzik geleneğini elektronik altyapıyla birleştiren, neo-klasik aktivist, truva atı veya ikonoklast gibi nice benzetmenin öznesi besteci ve piyanist Max Richter, bu yaz İstanbul izleyicisiyle ilk kez festivalde buluşuyor. Shutter Island, Arrival, The Last of Us, The Leftovers, Black Mirror gibi sinema, televizyon ve sahne projeleriyle de tanınan Max Richter, modern zamanların en sevilen ve en etkili bestecileri arasında sayılıyor. Richter festivalde, elektronik ve akustik, insan ve doğa, yaşamın büyük soruları ve küçük keyiflerini belki de yalnızca müziğin başarabileceği bir huzurla uzlaştıran son albümü In A Landscape’in yanı sıra hem kendi kariyeri hem de klasik müzik dünyasında çığır açan albümü The Blue Notebooks’tan bestelerini seslendirecek.

         

        Grégory Privat “Phoenix” feat. Tolga Bilgin

        Fransız Sarayı, 4 Temmuz Cuma

        Melodik zenginliği, şaşırtıcı tekniği ve dinamik ritimleriyle cazın son yıllarda çok konuşulan piyanist ve vokallerinden Grégory Privat, son albümü Phoneix ile caz dinleyicisini mest etmeye geliyor.

        Klasik müzik eğitimi aldıktan sonra cazın sonsuz olasılıklarla dolu dünyasıyla büyülenen Grégory Privat, her albümde, geleneği geleceğe doğru genişleterek bambaşka bir evren yaratmayı başarıyor. Kusursuz tekniği, modern swing, oda müziği tarzında bestelenmiş caz ve elektronik füzyon gibi geniş bir yelpazeye yayılan müzikal evreni ve birçoklarınca “en iyiler” arasında gösterilen solo doğaçlamalarıyla Grégory Privat, festivalin en heyecan verici performanslarından biri için İstanbul’a geliyor. Privat’ya, karakteristik üslubuyla ülkemizin değerli trompet sanatçılarından Tolga Bilgin eşlik ediyor. Roma'da Santa Cecilia Konservatuvarı'nda düzenlenen Premio Abbado yarışmasında jüri özel ödülüne layık görülen Bilgin, Dokuz Eylül Üniversitesi Orkestrası, Concerto Barocco Orkestrası, İzmir Devlet Opera ve Balesi Oda Orkestrası, Yaşar Üniversitesi Oda Orkestrası gibi büyük orkestralarla klasik müziğin önemli eserlerini seslendirmenin yanı sıra; Fatih Erkoç, İmer Demirer gibi isimlerle çaldı. Randy Brecker, Furio Di Castri, Mauro Battisti, Stefano Risso, Eric Reed, Giampaolo Casati, Flavio Boltro, Emanuele Cisi, Nanny Assis, Andrei Kondakov, Bela Szakcsi Lakatos ile aynı sahneyi paylaştı.


        Chiara Civello // Hakan Başar Trio feat. Michelangelo Scandroglio

        İtalya Başkonsolosluğu Bahçesi, 5 Temmuz Cumartesi

        Civello’nun, Canzoni Deluxe Edition albümündeki ikonik parçaları kendi besteleriyle harmanlayarak caz, bossa nova, pop ve İtalyan müzik geleneğini ustalıkla bir araya getireceği bir müzik şöleni

        Tony Bennett tarafından “kendi jenerasyonunun en iyi caz şarkıcısı” olarak nitelendirilen İtalyan müzisyen Chiara Civello’nun olağanüstü vokal aralığı, zarafet dolu enstrüman hakimiyeti ve şarkı yazma yeteneği, Ella Fitzgerald ve Shirley Horn gibi isimlerle kıyaslanmıştı. Civello, ilk albümünden bu yana pop, caz, kabare ve Latin müziğinden geniş bir yelpazede ilham alarak ilerliyor, ancak cazın etkisi eserlerinde hep hissediliyor. 2014’te yayımladığı, İtalyan aşk şarkılarını yorumladığı Canzoni albümüyle İtalyan melodilerini caz, soul ve bossa nova ile harmanladı. Bu başarılı albümün 10. yılını, şarkıların İngilizce versiyonlarına ve yeni şarkılara yer verdiği Canzoni Deluxe Edition albümüyle kutladı. Kendisine bas gitarda Ameen Salim, piyanoda Domenico Sanna, gitarda Marco Acquarelli ve davulda Stefano Costanzo’nun eşlik ettiği beşlisiyle Civello, melankoli, aşk, tutku ve romantizm dolu bir performans için festivale geliyor.

        İtalya Başkonsolosluğu’nun büyüleyici bahçesindeki İtalyan akşamını Michelangelo Scandroglio’nun da katılımıyla Hakan Başar Trio başlatıyor. 2004 doğumlu Hakan Başar, ilk defa 12 yaşında İstanbul Caz Festivali sahnesindeydi. 2020’de Jimmy Haslip ve Will Kennedy ile kayıt yaptı, ortaya "Hub Art Special Edition Single" çıktı. Başar, başarılı kompozisyonları, yurtiçi ve yurtdışında verdiği konserler, topladığı övgülerle şimdiden caz piyanosunun geleceğinde kendine yer ediniyor. İtalya’nın genç yeteneklerinden, kontrbas sanatçısı ve besteci Michelangelo Scandroglio, büyük ustaların izinden giden kariyeri boyunca birçok ödül kazandı, uluslararası festivallerde ve prestijli caz kulüplerinde çaldı, nitelikli işbirlikleri yaptı ve üç albüm çıkardı. Türler arasında özgün ve bağımsız bir diyalog kurdu. Piyanoda Hakan Başar, kontrbasta Michelangelo Scrandroglio ve davulda ise başarılı müzisyen Enes Yeldemir geceye ilk İtalyan dokunuşunu yapacak.


        Jazzmeia Horn

        Sultan Park- Swissôtel The Bosphorus, 7 Temmuz Pazartesi

        Sınır tanımayan vokali ve besteleriyle cazın yenilikçi ismi Jazzmeia Horn, olağanüstü ritim duygusu ve tutkulu sesiyle festival sahnesinde.

        Scat ve spoken word’e uzanan geniş yelpazedeki vokali ve yenilikçi besteleriyle caz dünyasında hızla yükselen Jazzmeia Horn, son zamanların en güçlü çıkışlarından kabul edilen ilk albümü Social Call’da, geçen yüzyılın ortasından aldığı cazı, neo-soul ile ustalıkla birleştirdi ve toplumsal meseleleri odağına aldı. Devam albümü Love & Liberation’da caz standartlarına mola verdi ve kendi bestelerini kaydetti. İlk iki albümü de Grammy’e aday gösterildi. Üçüncü albümü Dear Love, kendi düzenlemelerini de içeren iddialı bir büyük orkestra projesiydi. Orijinal parçalar ile caz standartlarının taze yorumlarını zengin bir bütünlük içinde sundu. Üçüncü albüm Jazzmeia’ya üçüncü Grammy adaylığını getirdi. 2024’te yayımlanan son albümü Messages, zor kararlar için bir cesaret reçetesiydi. Bu kez sade bir toplulukla çalıştığı albümle caz repertuvarına katkısını yeni bir boyuta taşıdı.


        Meshell Ndegeocello

        Sultan Park - Swissôtel The Bosphorus, 8 Temmuz Salı

        Asi ve yenilikçi stiliyle türler arasında gezinerek bir müzik efsanesine dönüşen Grammy ödüllü Meshell Ndegeocello, James Baldwin’e adadığı albümüyle cazın olanaklarını ve yazarın mirasını keşfe çıkıyor.

        Meshell Ndegeocello, James Baldwin’in The Fire Next Time eserinden ilhamla 2016’dan bu yana üzerinde çalıştığı ve Amerika'da siyah olmanın varoluşsal sıkışmışlığına odaklanan projesinin meyvesi No More Water: The Gospel of James Baldwin albümünü yazarın 100. yaş gününde çıkardı. Albümün ritimleri, her an geliverecek bir özgürlüğün yolunu gözlüyor, yoğun sözler ırkçılığın dikenli tellerini paramparça ediyor. Deneysel cazı kucakladığı yılların da bir ürünü olan albümle şubat ayında aldığı En İyi Alternatif Caz Albümü dalındaki Grammy ödülünün taze sevincini yaşıyor. Popülariteye ve akımlara kapılmadan kendi sanatını yapan Ndegeocello, pek çok tarzı denediği geniş bir ses yelpazesi yarattı ve her yeni albümde seyirciyi şaşırtmaya devam ediyor. Festival izleyicisi, Baldwin’in yaşayan fikirlerini parlak ritimlere yazan Meshell Ndegeocello’yla, yazarın İstanbul yıllarında izlediği manzaraya bakan Sultan Park - Swissôtel The Bosphorus’ta buluşacak. .


        Brezilya Gecesi: Rogê

        The Marmara Esma Sultan Yalısı, 9 Temmuz Çarşamba

        Geleneksel Brezilya müziğini dünya sahnesine taşıyan Rogé, zamansız samba ruhu ve Rio neşesiyle ilk Türkiye konseri için festivale konuk oluyor.

        Roger José Cury, bilinen adıyla Rogé’nin dünya sahnesindeki durdurulamaz yükselişi, Rio de Janeiro’dan Los Angeles’a taşınıp Amerikalı yapımcı Thomas Brenneck ile tanışmasıyla başladı. Brenneck ile Rogé’nin işbirliği ve kusursuz uyumundan Curyman albümü doğdu. Neşeli samba-funk parçaları ve hüzünlü baladlarla dolu albüm, bossa nova’nın yaşayan efsanesi Brezilyalı besteci Arthur Verocai’nin yaylı düzenlemeleri eşliğinde dilin ve mekânın engellerini aştı, evrenselliği yakaladı. Geleneksel Brezilya ritimlerini modern etkilerle harmanlayan Rogé’nin tarzı zamansız ve taze. Vatanının özgür ruhu, Ipenama’nın kavruk güneşi, Afro-Brezilyalı toplulukların isyanı, saf ritimler eşliğinde Rio’nun kulüplerinden dünyaya onun tarzıyla taşınıyor. Bu yaz, İstanbul’a samba güneşini, festivale karnaval neşesini getirecek Rogé’ye eşlik edeceğiz.


        Meltem Ege & Friends

        Gün Bahçesi – Hilton Istanbul Bosphorus, 10 Temmuz Perşembe

        Meltem Ege uzun süredir beklenen yeni albümü Solitude’un Türkiye prömiyerini festivalde yapıyor.

        Kariyerinin erken döneminde Türkiye’yi yurtdışındaki birçok yarışmada dereceyle temsil eden caz vokalisti, besteci, akademisyen ve piyanist Meltem Ege, bugün uluslararası caz camiasının saygın isimleri arasında anılıyor. Kaliforniya Sanat Enstitüsü’nde dersler veriyor, klasik piyano geçmişi ve caz vokali uzmanlığını deneysel müzik ve tiyatro ile birleştirdiği çalışmalar yapıyor. Ege, uluslararası projeler yürütmesinin yanı sıra bugüne kadar birçok senfoni orkestrasına solist olarak eşlik etti, prestijli caz festivalleri ve konser salonlarında sahneye çıktı. 2012’de Önder Focan ile Songbook albümünü yayımladı. Focan’ın gitarı ve Ege’nin vokaline eşlik eden Şenova Ülker’in trompeti, Bulut Gülen’in trombonu, Ozan Musluoğlu’nun kontrbası ve Ferit Odman’ın davuluyla albüm, yerli caz külliyatının önemli bir parçası oldu. Meltem Ege, iki ayrı kıtada ve dilde kaydettiği yeni albümü Solitude’un heyecan uyandıran Türkiye prömiyeriyle festival sahnesinde olacak. Cazın yanı sıra klasik müzik ve hard rock geçmişinin de hissedileceği albümden parçaları, müzisyen dostlarıyla seslendirecek. Konserin heyecan verici bir diğer özelliği ise Meltem’in repertuvarından caz standartları ve güzel sürprizler olacak.


        Kerem Görsev Quintet 'Clear Horizon'

        Gün Bahçesi – Hilton Istanbul Bosphorus, 11 Temmuz Cuma

        Kerem Görsev, her daim dinamik sahne performansı ve son albümü Clear Horizon’dan mutluluk aşılayan besteleriyle 32. İstanbul Caz Festivali’nde.

        Ülkemizin yetiştirdiği en önemli cazcılardan piyanist ve besteci Kerem Görsev, 1987’de kurduğu Kerem Görsev Trio için düzenlediği bestelerden orkestra düzenlemelerine uzanan üretimleri, prestijli festivallerde verdiği konserler, usta müzisyenlerle performanslarının yanı sıra caz üzerine yaptığı televizyon ve radyo programlarıyla Türkiye’de cazın gelişimine değerli katkılar sundu. Son albümü Clear Horizon’da topladığı 8 bestesi, ilhamını sabah sakinliğinde Como Gölü’nün sularına yansıyan siluetlerden, adını ise Alfred Hitchcock’un mutluluk tanımından ödünç aldı: dikkat dağıtıcı ve endişe verici hiçbir şeyin olmadığı, sadece yaratıcılığın varlığından ibaret apaçık bir ufuk. Albümün yaratımında, uzun yıllardır birlikte çalıştığı müzisyen dostları Ferit Odman, Volkan Hürsever, Barış Doğukan Yazıcı ve Engin Recepoğulları da yanındaydı. Şimdi, müzik sahnesinin beş usta ismi, var olmanın mutluluğunu kutlamak için sahneye çıkıyor.


        İstanbul’a özgü bir caz etkinliği: Caz Vapuru

        Kabataş İskelesi, 13 Temmuz Pazar

        Festivalin geleneksel etkinliklerinden Caz Vapuru bir kez daha Boğaz’ın serin sularında müzik ve eğlence dolu bir yolculuğa yelken açıyor.

        İstanbul Caz Festivali’nin vazgeçilmez etkinliğinde, vapurun her bölümü farklı bir sahneye dönüşüyor ve her sahnede izleyicileri caz, dans ve coşku bekliyor. 13 Temmuz Pazar günü saat 11.00’de Kabataş İskelesi’nden demir alıp Anadolu Kavağı’na kadar tüm Boğaz hattı boyunca seyredecek ve bir kez daha izleyiciyi Boğaziçi’nde caz ve swing’le buluşturacak Caz Vapuru’nun konukları; New Orleans’ın brass band geleneğini günümüze taşıyan İstanbullu üflemeliler beşlisi Brassist, Ragtime ve Dixieland’e özgü dramatik üsluba referans veren performansı, cazın erken dönem örneklerinden oluşturduğu repertuvarıyla deneyimli müzisyen Kamucan Yalçın ve grubu Kamucan Yalçın and Friends ve 1920’lerin geleneksel caz, Dixieland ve New Orleans blues repertuvarıyla Kaan Arslan Co olacak.

        Işıl ışıl bir Kadıköy gecesi: +1’li Gece Gezmesi

        Moda Sahnesi & Kadıköy Sineması, 16 Temmuz Çarşamba / 17 Temmuz Perşembe

        Festivalin çok sevilen gece etkinliği bu yıl kabuk değiştiriyor, Kadıköy’ün sevilen iki mekânındaki konserlerle iki geceye yayılıyor.

        İstanbul Caz Festivali’nin gelenekselleşen etkinliklerinden +1’li Gece Gezmesi, müzikseverlerin keyfine artı bir katarak bu yıl da Kadıköy sokaklarında müzik keşifleriyle dolu bir gece rotası sunuyor. Kadıköy’de gerçekleşecek iki gecelik bu dopdolu etkinlik Moda Sahnesi ve Kadıköy Sineması’nda birbirinden etkileyici isimlerin performanslarına tanıklık edecek.

        Türlerarası ve türleri aşan performanslar izleyeceğimiz +1’li Gece Gezmesi’nde, 16 Temmuz Çarşamba günü Grammy ödüllü Snarky Puppy’nin perküsyon ikilisi Robert “Sput” Searight ve Nate Werth liderliğindeki funk grubu Ghost-Note; Grammy adayı besteci, çok enstrümanlı müzisyen ve caz piyanisti Mehmet Ali Sanlıkol; caz ve performans sanatını birleştiren yenilikçi çalışmalarıyla Çağıl Kaya; zamansız ve neşe dolu ortaklıklarıyla New York merkezli saksofoncu Jonah Parzen-Johnson ile çok enstrümanlı müzisyen Berke Can Özcan; Anadolu ve komşu coğrafyaların müziğini doğaçlamayla yorumlayan Şenkop ve kapsayıcı tarzıyla müzik kolektifi İstanbul West Side Collective sahnede olacak.

        17 Temmuz Perşembe gecesi ise hipnotik bir atmosfer yaratma yeteneğiyle öne çıkan Amsterdam/Yeni Zelanda çıkışlı MY BABY; Avusturyalı indie rock ikilisi Cari Cari; festivale özel projeleriyle Selût, Seda Erciyes ve Tuğçe Şenoğul; Büyük Ev Abluka’dan da tanıdığımız, pop, caz ve rock türlerini harmanladığı füzyon tarzıyla Zeynep Oktar; iyileştirici ve meditatif cazıyla Şu Güzel İnsanlar ve pop ile punk arasında seyreden hareketli şarkılarıyla Hav Hav! sahnede olacak.