Copyright © 2022, T. Garanti Bankası A.Ş
Geleceğin Fırsatları Sizinle
Biraz verilerden bahsedelim mi? Dünyadaki karasal alanların yaklaşık üçte birini kaplayan ormanlar, biyolojik çeşitliliğin yüzde 80'ine ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 1,6 milyar insan gıda, barınak, enerji, ilaç ve gelir için doğrudan ormanlara bağımlı; ki bu neredeyse her 8 kişiden 2’si demek, kıyaslarsak dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’in nüfusundan bile fazla. Bitmedi… Küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırma hedefimiz var, işte burada çözümün yüzde 30’u ormanlardan geçiyor. Olgunluğuna, türüne ve pek çok farklı etkene göre değişmekle birlikte bir ağaç yılda ortalama 25 kilo kadar karbondioksiti emiyor ve karşılığında oksijen üretiyor.
Ama, kocaman bir ama… Her yıl dünya çapında 10 milyon hektar orman kaybediyoruz, yaklaşık İzlanda büyüklüğünde yeşil alan yok oluyor. Tarımsal genişleme, ticari faaliyetler kadar orman yangınları da bunda pay sahibi. Üstelik bu pay; küresel sıcaklıkların artışı, çölleşme ve ihmal nedeniyle yükseliyor.
Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi’nin (EFFIS) verilerine göre sadece Türkiye’de 2021 yılında 206 bin hektar yani 290 bin futbol sahası kadar alanı orman yangınları nedeniyle kaybettik. Bu, son yılların en büyük kaybıydı. Evet, bunlar sadece kelime anlamıyla değil mecazen de ‘canımızı yakan’ veriler. Fakat bununla mücadele etmek için öncelikle orman yangınları hakkında her şeyi bilmek gerek.
Orman yangınları neden yaşanır? Nasıl engellenebilir?
Bir yangının başlaması için ‘yangın üçgeni’ olarak adlandırılan üç unsurun bir araya gelmesi gerekir. Yani:
Bir kez yanma tepkisi gerçekleştiğinde artık bunu durdurmanın tek yolu yukarıdaki üç unsurdan birini ortadan kaldırmaktan geçer. Mesela oksijeni engellemek için suyla, köpükle veya bir battaniyeyle müdahale etmek gibi… Ya da yakıtı ortadan kaldırmak için orman içinde ‘yangın koridorları’ (ağaç ve çalıları bilinçli olarak temizlemek) açmak gibi… Yine de bu yangın üçgenini tetikleyen nedenleri detaylandırmak gerekir. Çünkü işte o zaman insan kaynaklı ihmallerin ve yine sebebi olduğumuz iklim krizinin bu üçgeni besleyebileceğini görürüz. Önce büyük resimden başlayalım:
Tüm bu sebepleri bilerek aslında “Orman yangınları nasıl engellenebilir?” sorusuna da dolaylı bir cevap vermiş oluyoruz. İnsan kaynaklı ihmal ve dikkatsizlikleri engellenmek, çevre kirliliğini önlemek bu zincirin ilk halkası; bireysel olarak yapabileceklerimizin başında geliyor. İkinci halkada ise topluluklar, kurumlar ve hatta yasalarla birlikte daha geniş bir sorumluluk alanı göze çarpıyor: Yangın riski taşıyan bölgelerin tespiti, kurak mevsimlerde gerekirse ormana girişlerin engellenmesi, yangın koridorları oluşturulması, toplumsal farkındalığın artırılması gibi önlemler bu kapsamda. Üçüncü halka ise elbette iklim krizine karşı olan küresel sorumluluğumuz. Ekolojik ayak izinin azalması orman yangınlarının da azalması demek. Bunun için de ormansızlaşmayı engellemek, sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlamak ve karbon emisyonunu da yarı yarıya azaltmak gerekiyor.
Yangınların ekolojik ayak izi
Peki orman yangınları geride nasıl bir hasar bırakabilir? Öncelikle atmosfere karbondioksit ve diğer kirleticileri salarak küresel ısınmayı şiddetlendirir. Ortaya çıkan duman kilometrelerce yol kat edebilir, bu insan sağlığını da etkiler. Canlı türlerinin yaşam alanları yok olur, biyoçeşitlilik ciddi zarar görür. Ağaçlar yoksa veya azalırsa hava kirliliği artar, su kaynakları kirlenir; toprağı tutacak bitki örtüsünün yokluğu sel, erozyon gibi afetlerin hem sıklığını hem de yıkıcılığını artırır. Sıcaklık, nem, rüzgâr gibi faktörlere doğrudan etki edeceğinden iklim sistemi bozulur. Ekolojik kırılganlık artar, ormana bağlı yaşam aktiviteleri (barınma, geçinme vb.) ve sektörler (turizm, sağlık vb.) kesintiye uğrar, ekonomik hasara yol açar.
Orman yangınları çevresel bir felaketten çok daha fazlası. Her yangınla birlikte ‘canımız yanmasın’ istiyorsak çevremizi korumaya bugünde başlamalı, “Tek başına benim etkim ne olur ki?” diye düşünmeden hareket etmeliyiz.
Biz Garanti BBVA olarak biliyoruz ki, dünyaya ve geleceğe iyi bakmalıyız! Bu nedenle yeşil mirasımız olan ormanlara sahip çıkmak adına WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), ‘Türkiye’nin Canı Yanmasın’ programının destekçisi olduk. Bu program, Türkiye’nin dört bir yanına ulaşarak farkındalık yaratmayı, yerel inisiyatifleri harekete geçirmeyi ve doğal zenginliğimizi koruma konusunda hem finansal hem de teknik destek sağlamayı hedefliyor. Biz de dernek, vakıf, kooperatif ve köy muhtarlıkları gibi yerel oluşumların daha etkili, hazırlıklı olması için çalışıyoruz. Desteğimizin ulaşacağı projeler şu başlıkları kapsıyor: Yangın öncesi önleyici çalışmalar, yangın sırası söndürme çalışmaları ve afet yönetimi, yangın sonrası ekolojik kayıpların restorasyonu ve sosyoekonomik kayıpların iyileştirilmesi. Kısacası sürdürülebilir bir dünya için sorumluluk üstlenmeye devam ediyoruz!