İklim Değişikliği ile Mücadelede Dönüm Noktası: Net Sıfır Emisyon

Matematikte ne ifade ettiğine bakmayın; sıfır, belki de hiç bu kadar değerli olmamıştı! Sıfıra indirgemek, bir şeylerin yokluğunu tecrübe etmek hiç bu kadar pozitif yankı bulmamıştı! Evet, dünyanın geleceği için zamana karşı verdiğimiz yarışta ‘sıfır çekmek’ istiyoruz bu kez: Net sıfıra ulaşmayı amaçlıyoruz. Çünkü iklim krizinin en yıkıcı etkilerinden kurtulmak için yapılan hesap basit: İnsan kaynaklı faaliyetler sonucu atmosfere salınan sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yarı yarıya azaltmak, yüzyılın ortasında yani 2050’de ise tamamen sıfırlamak. İşte bu aciliyet doğrultusunda iklim değişikliği politikaları net sıfır hedefi etrafında şekillenmeye başladı bile. Peki bizler bu hedef hakkında neler biliyoruz? Soruları yanıtlamaya çalışalım…

 

Net sıfır emisyon ne anlama geliyor?

Net sıfır emisyon; ürettiğimiz sera gazı miktarını, yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla eşitlemeyi ifade ediyor. Zararlı gazların salımı tamamen durmuyor, ancak bu miktar atmosferden eşdeğer miktarda gaz emilerek dengeleniyor. Zaten başka bir ifadeyle net sıfır, atmosferin yükünü çoğaltmayı bıraktığımız nokta demek, yeni emisyonları olabildiğince düşük tutmak demek. Bu açıdan bakıldığında çevreye verdiğimiz zararı sihirli bir şekilde gidermiyor, ancak bundan sonraki tahribatları durdurmayı amaçlıyor.

Net sıfır emisyon; ürettiğimiz sera gazı miktarını, yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla eşitlemeyi ifade ediyor.

Net sıfır neden bu kadar gerekli?

Birleşmiş Milletler’e bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2022 tarihli güncel raporuna göre, küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlı tutabilmek için sera etkisine neden olan gazları net sıfıra indirmeye mecburuz. Bu, iklim değişikliğini en azından kontrol edebildiğimiz bir nokta olacak. Bu dengenin salımlar açısından bozulması halinde ise küresel ısınmanın durması bilimsel olarak mümkün değil. Çünkü karbondioksit, metan, azot oksit gibi gazlar atmosferde kaldığı müddetçe gezegeni ısıtmaya devam ediyor. Bu da çok daha şiddetli ve yoğun bir şekilde deneyimlemeye başladığımız bir dizi iklim kaynaklı olayı tetikliyor: Buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, kuraklığın ve sıcak hava dalgalarının artması, mevsim dengelerinin bozulması, tatlı su ve besin kaynaklarının tükenmesi, aşırı hava olaylarının sıklaşması…

 

Dünyanın ne zaman net sıfır olması gerekiyor?

IPCC’nin yukarıda bahsettiğimiz raporu -en iyimser senaryolarda bile- küresel ısınmanın yakın vadede 1,5°C'ye ulaşması veya onu aşması olasılığının %50'den fazla olduğunu ortaya koyuyor. Tüm sektörlerde emisyon azaltımlarının acil olarak hızlandırılması şart. Raporda belirtilen senaryolara göre, küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlamak için küresel sera gazı emisyonlarının en geç 2025’e kadar zirveye ulaşmasının artından 2030 yılına kadar %43 oranında azaltılması, küresel metan gazının ise yaklaşık üçte bir oranında düşürülmesi gerekiyor.  

 

Elbette emisyon azaltım çabalarını gerçeğe ulaştırmak küresel bir iş birliği ile mümkün ve bu konuda dünyanın çeşitli yerlerinden önemli destekler de geliyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan yakın tarihli bir makaleye göre, hâlihazırda sekiz ülke net sıfır hedefine ulaşmayı başarmış durumda. Bunlar: Butan, Komorlar, Gabon, Guyana, Madagaskar, Niue, Panama ve Surinam. Öte yandan Türkiye’nin de aralarında bulunduğu (2053 yılında ulaşılması bekleniyor), net sıfır hedefini ortaya koyan dünya çapında 130’dan daha fazla ülke mevcut. Biz de Garanti BBVA olarak “Mücadelede varız” dedik. Bankaları net sıfır taahhüdü altında birleştiren en büyük küresel girişimlerden biri olan Birleşmiş Milletler Net Sıfır Bankacılık Birliği'ne (Net Zero Banking Alliance- NZBA) katılan Türkiye’deki ilk banka olduk. Portföyümüzü en geç 2050 yılına kadar net sıfır karbon yapma doğrultusunda stratejiler geliştirmek üzere harekete geçtik.

Bu hedefe nasıl ulaşılır?

Tüm uzmanların üzerinde birleştiği çözüm şu: Isınmayı 1,5 °C ile sınırlamak için yapısal ve ekonomik bir dönüşüm yaratmalıyız. Bunun için de teknolojilerimiz, çevre politikalarımız, iş yapış tarzımız ve hatta davranış biçimlerimiz değişmeli. Ve en yüksek karbon ayak izine sahip endüstriler, ülkeler, sektörler başta olmak üzere bunu kolektif bir şekilde gerçekleştirmeliyiz. Hedef ulaşılmaz gibi görünse de iyi haber şu ki hem bir yol haritamız var hem de ihtiyacımız olan düşük karbonlu teknolojilerin (örneğin yenilenebilir enerji) çoğu zaten elimizde. Gelin neler yapılmalı bir sıralayalım:

  • Fosil yakıt (kömür, petrol vb.) kullanımını azaltmak. Bunun yerine çevre dostu, yenilenebilir enerji kaynaklarını (rüzgâr, güneş vb.) tercih etmek.
  • Enerji, tarım, ulaşım, havacılık ve sanayi başta olmak üzere tüm sektörlerde enerji tasarrufuna ve yeşil enerjiye yatırım yapmak. Kentsel planlama politikalarında enerji verimliğini artırmak.
  • Ormansızlaşmayı durdurmak, mevcut yeşil alanları ve bitki örtüsünü korumak, bozulan arazileri restore etmek.
  • Karbon yakalama, depolama gibi teknolojilere yatırım yapmak.

 

Bu kolektifin küçük birer halkası olan bizler de günlük hayatlarımızda yapacağımız basit değişikliklerle kendi net sıfır hedefimize odaklanabiliriz: Enerjiyi tasarruflu kullanmak, plastik kullanımını azaltmak, daha sebze ağırlıklı bir beslenme düzeni tercih etmek ve gıda israfını durdurmak, çok sık araç kullanmak yerine yürümek veya bisiklete binmek, geri dönüşüm yapmak gibi…

 

Dünyaya ve geleceğe iyi bakmak, işte bugün yapacağımız bu hesaptan geçiyor. Sıfıra yaklaştıkça bu kez umutlu olacağımız kesin!

Etiketler:
  • Çevre

  • Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

  • İklim Değişikliği

  • Temiz Enerji