Çocuğunuzun Finansal Okuryazarlık Becerilerini Hangi Yaşta, Nasıl Geliştirebilirsiniz?

“Ağaç yaşken eğilir.” diyerek çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza dünyayla, matematikle ya da bilimle ilgili pek çok öğretmeye çalışıyoruz. Peki, ekonomi neden bunlardan biri olmasın?

 

Çocuklar, ebeveynlerine bakarak en azından pahalı-ucuz gibi basit kavramlarla tanışıyorlar, tam adını koyamasalar da alım gücü nedir tecrübe ediyorlar. Pek çok aile aslında para kullanmayı ya da tasarruf etmeyi öğreterek çocuklarına bir nevi finansal okuryazarlık eğitimi veriyor. Finansal okuryazarlık, para ve bütçe yönetiminden çok daha fazlasını ifade ediyor; finansal davranış ve amaçlarımızı belirlemek için sahip olduğumuz bilgi ve becerilerin tümünü kapsıyor. ‘Parayla’ kurulacak doğru bir ilişkinin sağlıklı kararlar getirmesi bakımından önemli sayılıyor. Peki zaman zaman bizim bile anlamakta zorlandığımız parasal düzeni çocuklara nasıl anlatacağız?

 

Paranın ABC’si

Bilinçlenmenin ilk yıllarından (yaklaşık 2 yaşından itibaren) başlayarak parayla ilgili sağlıklı davranışları öğrenmek ve doğru şekilde bunları pratiğe dökebilmek ileride bir yetişkin olarak parayla daha iyi ilişki kurmayı sağlıyor. Diğer pek çok alanda olduğu gibi bütçe ve yatırımları yönetebilecek beceriyi, finansal bağımsızlığı sürdürecek özgüveni erken yaşlarda ediniyoruz.

Ancak nasıl dört yaşındaki bir çocuğa karmaşık dilbilgisi kurallarını anlatmak yerine masal okuyup kelime dağarcığını geliştirmeye odaklanıyorsak, ekonomiye yönelik konularda da bilgi ve gelişim düzeyine uygun hareket etmeliyiz. Bunun için de finansal okuryazarlık eğitimini yaş aralıklarına göre ayırmakta fayda var.

 

Okul öncesi: Uzmanlara göre çocuklar 3 yaşından itibaren ‘az-çok’ kavramına aşina oluyor; sayı-rakam ve para konusundaki ilk bilgiler 5 yaşında, harçlık mantığı ise 7 yaşında oturmaya başlıyor. Bu dönemde kullandığımız dile dikkat ederek işe başlayabiliriz. “Para ağaçta yetişmiyor.”, “Bunu almaya gücümüz yok.” gibi güvensizliğe sebebiyet verebilecek ya da aksine “Canın ne istiyorsa al.” gibi sorumluluk duygusunun gelişmesine engel olabilecek mesajlardan kaçınmak gerekiyor. Bunun yerine istek ile ihtiyaç arasındaki farkı anlatacak, yapıcı diyalogları teşvik edecek ifadeler seçilmeli: “Bu parayı biriktirerek istediğimiz tatile çıkmayı planlıyoruz.” gibi… Sınırları öğrenmek de bu çağlarda önemlidir. Örneğin market alışverişlerinize çocuğunuzu dahil ederseniz, çok sevdiği çikolatanın bir bedel ödenerek satın alındığını; dahası sizin pek çok marka arasından fiyat, kalite ve miktar gibi kıstaslara göre seçim yaptığınızı görebilir. Bu yaşlarda çoğu kavramın çocuklar için hâlâ çok havada kaldığını unutmamak gerek. Onun bağlantı kurmasını kolaylaştırmak adına somutlaştırmak ve görsel örneklerle anlatmak önemli.

İlk biriktirme, hedef koyma, seçim yapma ve sorumluluk duyguları bu yaşlarda gelişmeye başlar. Çocuğunuza bir kumbara alıp, ona verdiğiniz parayı düzenli olarak biriktirmesini sağlayabilirsiniz. Böylece istediği oyuncağın bu şekilde alınacağını öğrenebilir.

Okul çağı: Bu yaşlar, çocukların artık paranın değerini anlayabildikleri ve hesap yapmaya başladıkları zamanlardır. Davranış değişikliği yaratacak aralık ise 9-10 yaş arası olarak işaret ediliyor.

 

Çocuklar bu dönemde kâğıt ve madeni paraların değerleri arasındaki farkı bilirler, ellerindeki paranın istediklerini karşılamaya yetip yetmeyeceğini değerlendirebilirler. Yani aslında maliyet ve bütçe hesabı yapmaya başlarlar. Dolayısıyla bu yaşlarda düzenli olarak -tercihen günlük- harçlık vermek, bunun bir kısmını biriktirmesi için onları teşvik etmek iyi bir başlangıç olacaktır. Çünkü hem sorumluluk hem de bağımsızlık kazanırlar, ayrıca karar alma ve seçim yapma, dahası bunların sonuçlarıyla yüzleşme yeteneği elde ederler.

 

Ancak harçlık vermek sıradan sayılsa da dikkat edilmesi gereken noktalar bulunuyor:

  • Harçlığın miktarı her ailenin kendi değerleri, alım gücü, sosyal durumu çerçevesinde özel olarak belirleniyor. Çocuğunuzun arkadaşlarıyla daha az ya da daha çok harçlık konusunda bir kıyaslama yapmaması için bunu uygun bir dille anlatmalısınız.
  • Harçlık, çocuk her istediğinde değil düzenli olarak verilmelidir. Bunu ödül ya da ceza olarak değil, kendisine verilen bir sorumluluk olarak görmesini sağlamalısınız.
  • Parayı nereye harcayacağı gibi konularda çocuklarla konuşulmalı. Çocuk, paranın çalışılarak kazanıldığını ve sınırsız olmadığını öğrenmeli. Örneğin harçlığının tamamını tek bir seferde bir bilgisayar oyununa verirse, o hafta başka bir şey alamayacağını tecrübe etmeli. Böylece onu, o oyunu almak için tasarruf yapmaya da teşvik edebilirsiniz.

 

Halihazırda harçlık yoluyla kendi ekonomisini yönetme şansı verilen çocuklar, bu yaşlarda aile bütçesine de dahil edilebilir. Faturaları, kredi kartı ekstrelerini birlikte incelemek ona para yönetimi ve tasarruf hakkında daha somut bilgiler verir. Mesela, musluğu gereksiz yere açık bıraktığında bunun su faturasına yansıyacağını öğrenir. Ya da örneğin bir araba almak için harcamalarda düzenli kesinti ve tasarruf yapılması gerektiğini anlar, hatta belki bu konuda kendi fikirleri bile olabilir.

 

Çocukluktan gençliğe geçiş: Çocuk-genç arasındaki çizgiyi netleştirme konusunda PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı), 15-16 yaş arasındaki öğrencilere odaklanıyor. Finansal bağımsızlığa kavuşmadan önceki son dönem diyebileceğimiz ve liseyle üniversite eğitiminin önemli bir kısmına denk gelen bu çağlarda, paranın ne anlama geldiği artık soyut olarak da kavranmış oluyor. Gerçek dünyada paranın karşılığı ve değeri nedir netleşiyor. Dolayısıyla yatırım ve birikim fikirleri bu dönemde kök salmaya başlıyor. Yani fırsat ve tercihleriniz doğrultusunda banka hesabı açma, belli bir limit yüklediğiniz bir harçlık kartı verme gibi seçenekleri değerlendirebilirsiniz. Öte yandan çocuğu yatırıma teşvik etmek için mesela 50 TL biriktirdiğinde, siz de üzerine 5 TL ekleyebilirsiniz.

 

Çocuğunuza bu dönemde ileriye dönük bağımsız bütçe yapma konusunda rehberlik edebilirsiniz. Ayrıca artık daha karmaşık görünen kredi, borç, öğrenim kredisi, sigorta ve vergi gibi kavramlar konusunda bir kulak dolgunluğuna sahip olmasını sağlayabilirsiniz.

 

Peki harçlık, tasarruf ve para sadece aile içinde öğrenilen kavramlar mıdır? Okullar bize finansal okuryazarlık konusunda neler öğretebilir? Dünya ülkeleri bu konuda neler yapıyor?

Bir ders olarak finansal okuryazarlık: Oyun da var yarışma da

Avrupa çapında pek çok ülkede ve kıta genelinde farkındalığı yükseltmek adına ‘Para Haftası’ veya ‘Mali Hafta’ gibi etkinlikler planlanıyor. Bu dönemlerde çocuklar ve gençler arasında finansal okuryazarlığı teşvik etmek adına bir ‘para sınavı’ düzenliyor. Yarışmaya 13-15 yaş arasındaki öğrenciler katılabiliyor. Ulusal değerlendirmelerde başarılı bulunan iki öğrenci Brüksel’deki finallerde ülkelerini temsil ediyor.

 

Dünyanın en başarılı eğitim sistemlerinden birine sahip olan Finlandiya da finansal okuryazarlık eğitimini oyunla ve yarışmalarla veriyor. Hem Avrupa çapındaki para sınavına hazırlık sayılan Zaldo adlı bir oyun platformu, hem de üst ve orta okullardaki öğrencileri eğitmeyi amaçlayan ‘Ekonomik Guru’ adlı bir yarışma platformu bulunuyor. Bunun yanı sıra Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile iş birliği yapan finans sektörü, okullar için gerekli eğitim materyallerini de sağlıyor. Danimarka’da da özellikle bu özel haftalarda finans sektörü temsilcileri adeta birer ‘konuk eğitmen’ olarak okulları gezerek çocuklara ve gençlere para hakkında bilinmesi gerekenleri anlatıyor. 2019 yılında 17 bin 500 öğrenciye doğrudan ulaşıldığı belirtiliyor.

 

İngiltere’de 5-11 yaş arasındaki çocuklara ‘10 sterlinlik doğum günü harçlığını doğru şekilde harcaması için bir çizgi karaktere yardım etmek’ gibi oyunlaştırılmış senaryoların yer aldığı 12 adımlık bir eğitim sunuluyor. Çin de finansal okuryazarlığı eğitim müfredatına alan ülkelerden. Öğrencilere yaşları ilerledikçe daha zor ve karmaşık bir içerik sunuluyor. Öğretmenlerin bilgilendirilmesi, konuyla ilgili materyal sağlanması konusunda finans kurumları da etkin bir şekilde çalışıyor, hatta çoğu kez gönüllü oluyorlar. İlgiyi çekebilmek için video oyunları, filmler ve karikatürler de kullanılıyor.

 

Türkiye’ye bakarsak… OECD liderliğinde gerçekleşen Küresel Para Haftası’na yedi yıldır aktif katılım sağlanıyor. FODER’in de destek verdiği bu etkinliklerde 2019 yılında 123 binden fazla çocuğa doğrudan ulaşıldığı belirtiliyor. Borsa İstanbul’un açılış gongunu çocukların çaldığı hafta boyunca çeşitli finansal okuryazarlık dersleri de veriliyor. Ayrıca finansal sağlık ve finansal okuryazarlıkla ilişkili konular ilköğretim müfredatında da yer alıyor. Hayat bilgisi, matematik ve sosyal bilgiler gibi derslerde bazı pratiklere dökülerek öğrencilere aktarılıyor. Örneğin; ilköğretim 3. sınıflarda ‘Bütçemize Özen Gösteriyorum’ ünitesini işlerken paranın değerini, istek ve ihtiyaç arasındaki farkı öğrenen, tasarruf mantığını kavrayan çocuklar, matematik dersinde de 50/30/20 formülünü uygulayarak bütçe hesaplamaları yapabiliyor.

 

Türkiye’den bir örnek: 5 Taş - Sosyal ve Finansal Liderlik Programı

Kurucusu olduğumuz ÖRAV(Öğretmen Akademisi Vakfı) ile birlikte biz de finansal okuryazarlık konusunda çocukların gelişimlerini hedefleyen bir program yürütüyoruz: 5 Taş – Sosyal ve Finansal Liderlik Programı

 

2019 yılında Türkiye’nin dokuz ilinde uygulanan bu program kapsamında 314 öğretmen ve 6 bin 800 öğrenciye ulaşıldı bile. Bu yıl yeniden start vereceğimiz bu projeyle öğrencilere sosyal ve finansal konularda farkındalık kazandırmakla kalmayıp, onlara sorumluluk ve iyi vatandaş olma bilincini aşılamayı da hedefliyoruz. Peki 5 Taş çocuklara 5 adımda neler kazandırıyor?

 

Kişisel anlayış ve keşif: Öğrenciler duygularının farkında, kendine güvenen ve yaşamlarına yön verebilen bireyler olmaları için teşvik ediliyor.

Haklar ve sorumluluklar: Öğrencilere hakları öğretiliyor, bu hakların yerine getirilmesi gereken sorumlulukla anlamlı olacağı anlatılıyor.

Tasarruf ve harcama bilinci: İstek ve ihtiyaç arasındaki fark öğretilerek, düzenli para biriktirmeleri, yiyecek ve doğal kaynakların kullanımında tasarruflu olmaları için öğrenciler bilinçlendiriliyor.

Planlama ve bütçeleme: Öğrencilere zaman da dahil olmak üzere kaynaklarının nasıl düzenlenebileceği öğretiliyor, basit kaynaklarla gelir ve gider hesabı yapabilme, birikim hedefi koyma becerileri aşılanıyor.

Sosyal ve finansal girişimcilik: Öğrenciler okullarında hem sosyal hem de finansal fayda sağlayacak projeler üretmeye teşvik ediliyor. Böylece okullarını ve çevrelerini daha adil, daha güvenli ve sağlıklı yerler haline getirmek için çabalıyorlar.

 

Araştırmalar gösteriyor ki, finans dersleri alan öğrenciler ileride paralarını nasıl yöneteceklerine dair sağlam bir altyapı kazanıyor, güçlü ve iyi maddi alışkanlıkları erkenden ediniyor, ayrıca kendilerine daha fazla güveniyor. Paramızı yönetmek yaşam boyu devam edecek bir öğrenme süreci olsa da işin temellerini çocuk yaşlarda atmak her zaman bir avantaj sağlıyor. Ekonomi nasıl evden başlıyorsa, finansal okuryazarlık eğitimi de burada başlıyor!

 

__________

Burada yer alan yazılar, finansal bilgiler, birikim ve tasarruf önerileri, genel yorum ve tavsiyelerden oluşmakta olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım, birikim ya da tasarruf kararı verilmesi ve hareket edilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Etiketler:
  • Finansal Sağlık

  • Birikim

  • Tasarruf

  • Alışveriş

  • Bütçeleme

  • Aile