Sürdürülebilir Yaşam İçin Cep Dostu Bir Felsefe: Minimalizm Nedir?

Minimalizm uzun yıllardır popülerliğini koruyor.              

Nedenini hiç düşünmüş müydünüz? Aslında cevabı açık.

Minimalist bir yaşam tarzı temelde daha az tüketmeyi gerektiriyor. Az sayıda eşyaya sahip olup bunların değerini bilerek verimli bir şekilde kullanmayı teşvik ediyor. Tüketimin baş döndüren bir hızla arttığı çağımızda, bu felsefe insanlığa büyük fayda sağlayabilir. Ancak gezegene sağladığı katkılar da hiç az değil.

Daha az tüketmek, çevresel atıkları ve israfı azaltacağından sürdürülebilir yaşamı destekleyebilir. Peki gerçekte minimalizm nedir? Minimalist alışkanlıklar sürdürülebilir yaşama nasıl katkıda bulunabilir? Gelin bunların cevaplarına yakından bakalım.

 

Minimalizm nedir?

Minimalizm kökeni 1960’lara kadar uzanan, sadelik üzerine kurulu bir sanat akımı. Resim, mimari ve hatta müzik dünyasında uzun yıllar geçerliliğini korurken günümüzde daha çok bir yaşam biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Peki minimalist yaşam gerçekte ne demek?

Kelime, özü itibarıyla bize ipucu veriyor aslında. Fransızca’dan gelen ve bir şey için gerekli en az miktarı ifade eden “minimum” kelimesinden türetiliyor. Tam da bu nedenle az eşyayla yetinmek, daha az tüketmek, sadelikten yana olmak gibi fikirleri benimsiyor.

 

Minimalizm felsefesi bize ne anlatıyor?

Minimalizm sahip olduğumuz eşyaların kıymetini bilmeyi gerektiriyor. Bu nedenle bir ürünü satın almadan önce etraflıca düşünmemizi istiyor. Gerçekten o ürüne ihtiyacımız var mı? Ürün kim tarafından hangi amaçla üretilmiş? Benim ihtiyacımı tam olarak karşılayacak mı? Bilinçli bir tüketici olarak bu soruları cevaplamamızı bekliyor.

Minimalizm sahip olduğumuz eşyaların kıymetini bilmeyi gerektiriyor. Bu nedenle bir ürünü satın almadan önce etraflıca düşünmemizi istiyor. Gerçekten o ürüne ihtiyacımız var mı? Ürün kim tarafından üretilmiş? Benim ihtiyacımı tam olarak karşılayacak mı? Bilinçli bir tüketici olarak bu soruları cevaplamamızı bekliyor.

Minimalizme göre bir ürün sadeliğini ne kadar yitirmişse o kadar çabuk modası geçecek demektir. Ancak üzerinde çok oynanmamış tasarımlar, model olarak çok eskimeyeceğinden uzun yıllar kullanılabilir.

Evde daha az eşya bulunması bize ne sağlar? Elbette hareket özgürlüğü. Minimalizm de bu düşünceden yola çıkıyor. Gerçekten önemli olan şeylere odaklanabilmemiz için evimizdeki tüm fazlalıklardan kurtulmamız gerektiğini söylüyor. Giymediğimiz giysiler, boşuna yer kaplayan mobilyalar veya göz yoran aksesuarlar… İşe nereden başlayacağınız tamamen size kalmış, ama buyurun birkaç öneri:.

 

  • Eşyalarınızı kategorilere ayırın ve buna göre yerleştirin. Örneğin temizlik malzemeleriniz, kişisel bakım ürünleriniz ve günlük aksesuarlarınız için ayrı bir raf ayarlayın.
  • Aktif olarak kullanmasanız da atmamanız gereken eşyalarınız olabilir. Bunları bir depoda veya dolapta kapalı tutun.
  • Her yıl düzenli olarak eşyalarınızı gözden geçirin, ihtiyacınız olmayanları belirleyip hayır kurumlarına bağışlayın.
  • İşiniz biter bitmez kullandığınız malzemeleri kaldırma alışkanlığı edinin, böylece eviniz her zaman düzenli görünür.
  • Duvarlarınızı ve tezgâhlarınızı dekoratif bulduğunuz şeylerle doldurmayın. Odalarınızı mümkün olduğunca sadeleştirin.
  • Eşyalarınızda beyaz, bronz, griler ve kahverengi gibi dikkat dağıtmayan, sakin renk tonlarına ağırlık verin. Aydınlatmalarda sıcak tonlu ledleri kullanın. 

 

Hangi minimalist alışkanlıklar sürdürülebilir yaşamı destekliyor?

Buraya kadar minimalizmin dayandığı fikirlere, ne anlama geldiğine değindik. Şimdi ise minimalist alışkanlıkların çevre üzerindeki etkilerine bir bakalım.

Özetlemek gerekirse minimalizm felsefesi sürdürülebilir bir yaşam için iyi bir rehber olabilir. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek, daha az satın alarak, ihtiyaçlarımızı sorgulayarak çevre dostu olmaya bir adım daha adım yaklaşabiliriz. Böylece dünyaya ve geleceğe daha iyi bakabiliriz!

Etiketler:
  • Çevre

  • Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri