Dijital Neslin Sporu: E-spor Nedir?

Video oyunları artık dijital eğlence dünyasının yeni merkezi! Kadın-erkek, genç-yaşlı pek çok farklı kesimden tutkunları olan bir fenomen. Üstelik bu dünya her geçen gün yeni unsurları hayatımıza katarak büyüyor. E-spor yani elektronik spor da bunlardan biri. Milyonlarca liralık ödüllerin konuşulduğu ve hayranların akın ettiği turnuvalardan, birer yıldız muamelesi gören e-sporculardan aşina olduğumuz bir dünya. ‘Aşina’ demek biraz hafif bile kalabilir, çünkü 2021’de İzlanda’nın Reykjavik kentinde canlı olarak gerçekleşen League of Legends Dünya Şampiyonası Finali 73,86 milyon kişi tarafından izlendi. Bu ciddi bir rekordu. İzlenme oranları gün geçtikçe katlanıp rekabet Twitch veya YouTube gibi kanallardan da yayınlanırken, e-spor olimpiyat oyunlarına bile girerek rüştünü ispat etti. Bu dünyayı yakından tanımaya var mısınız?

 

E-spor nedir?  

Gamer’ların online olarak karşı karşıya geldiği, rekabetin video oyunu üzerinden verildiği yarışmaları ifade eder. Bir oyun, ödül karşılığında profesyonel oyuncular tarafından yine profesyonel organizasyonlar çerçevesinde oynandığında e-spor olur diyebiliriz.

Peki oyun oynamak neden spor olarak adlandırılıyor? Çünkü tıpkı geleneksel spor karşılaşmalarında olduğu gibi uluslararası çapta takımları (zaman zaman da bireyleri) karşı karşıya getiriyor, rekabeti öne çıkarıyor, sporcuların zihinsel ve fiziksel becerilerini sınıyor. Bazı kaynaklarda e-sporculara siberatlet (cyberathlete) diye hitap ediliyor. Turnuvalara katılmak için kendini bu işe adamak, çok çalışmak ve lisans almak gerekiyor. Türkiye de 2014 yılı itibarıyla bu lisansı sağlayan ülkeler arasına girdi.

 

Ne zaman doğdu, bilinen ilk turnuva hangisi?

E-sporun kökeni 1970’li yıllara dayanıyor. Bilinen ilk turnuvanın tarihi ise 19 Ekim 1972. ABD’de Stanford Üniversitesi'nde Spacewar oyunu için yapılan beş kişilik bu yarışmanın büyük ödülü ise bir yıllık Rolling Stone müzik dergisi aboneliğiydi. 1990’larda internetin hayatımıza girmesi ve yaygınlaşmasıyla e-spor da daha geniş kitleye ulaştı. 2000’li yıllara geldiğimizde ise mobil devrim başlamıştı ve çevrimiçi yayın akış hizmetleri popülerlik kazanmıştı, böylece e-spor günümüzdeki haline evrildi. Elbette gaming kültürünün geniş kitleler tarafından benimsenmesi ve günlük yaşamın bir unsuru olarak kabul edilmesi de bunda etkili oldu.

E-sporun kökeni 1970’li yıllara dayanıyor. Bilinen ilk turnuvanın tarihi ise 19 Ekim 1972. ABD’de Stanford Üniversitesi'nde Spacewar oyunu için yapılan beş kişilik bu yarışmanın büyük ödülü ise bir yıllık Rolling Stone müzik dergisi aboneliğiydi.

Ne tarz oyunlardan bahsediyoruz?

E-sporda takım tabanlı olduğu kadar tek kişilik oyunlar da var. Dünya çapında farklı yetenek ve deneyime sahip oyuncuların erişebileceği çok çeşitli turnuvalar düzenleniyor. En çok ilgi görenlerin ise şunları kapsadığını söyleyebiliriz:

Kahramanın kendi bakış açısından gerçekleşen Call of Duty, Halo, Rainbow Six Siege, CS: GO, Valorant veya Overwatch gibi FPS oyunlar (First person shooter- Birinci şahıs nişancı). League of Legends, PUBG, Fortnite, Dota 2 gibi çevrimiçi çok oyunculu gerçek zamanlı savaş ve strateji oyunları (MOBA- Multiplayer Online Battle Arena). FIFA, Madden veya NBA gibi takım kurulup yönetilen spor oyunları. Street Fighter, Mortal Kombat gibi dövüş oyunları. Birer klasik sayılan Formula 1 ve Moto GP gibi yarış oyunları.

Mobil oyunlardan bahsetmeden olmaz. Bu oyunlar, gerek sundukları para ödülleri ve rekabetin çetinliği gerekse izleyici ilgisi bakımından PC oyunlarını yakaladı. PUBG Mobile, Garena Free Fire, Mobile Legends: Bang Bang, King of Glory ve Clash Royale en popüler mobil oyunlar listesinin başında geliyor.

Hangi oyunlar e-spor sayılıyor?

Peki piyasada binlerce oyun varken, hangilerinin e-spor kategorisine gireceğine nasıl karar veriliyor? Bunun için oyunun bazı kriterleri taşıması gerekiyor: ‘Fair play’ yani adil oyun ilkesi burada da ilk şart; yani oyun içi satın alımlarla, ‘kazanmak için öde’ mantığıyla, kısacası para harcayarak rakibe karşı avantaj sağlamamak gerekiyor. Her karşılaşma eşit şartlarda gerçekleşmeli. Ayrıca oyun mücadeleye uygun olmalı ve geniş bir oyuncu kitlesi tarafından benimsenmeli. Geliştiricisi tarafından maddi olarak desteklenmeli.

 

E-spor ve gaming aynı şey mi?

Bu iki kavram çok karıştırılsa da birbirlerinden farklı. Tanım, oyuncu özellikleri, oynama şekli ve rekabet gibi pek çok noktada ayrışıyorlar. Özetlersek: E-spor, profesyonel oyuncular tarafından oynanan turnuva biçimindeki rekabetçi video oyunlarını ifade ederken; gaming ‘video oyunları oynama eylemini’ anlatır. Gaming’de çoğunlukla kişisel motivasyon, ilgi, bireysel zamanlama ön plandadır; günlük akışta gerçekleşir. E-spor ise tamamen profesyonel düzlemdedir ve nihai amaç yarışarak para/unvan kazanmaktır.

E-sporda oyunlar da bir hayli organizedir; büyük arenalarda canlı maçlar yapılır. Çok sayıda izleyici, tıpkı futbol maçlarında olduğu gibi, yarışan takımları veya bireysel profesyonel oyuncuları tribünde destekler. Gaming ise genellikle bot olarak adlandırılan oyuncu olmayan özelliklere karşı oynamayı içerir. Bu nedenle izleyicilerin yer aldığı canlı maçlara sık rastlanmaz. Yani evlerimizle arkadaşlarımızla yaptığımız PlayStation kapışmaları “E-spor nedir?” sorusuna doğru yanıt olmuyor.

“Yine de oynamak güzeldir” diyenlerdenseniz… Video oyunlarının, iyi zaman geçirmek ve eğlenmek kadar başka artıları olduğu yavaş yavaş kabul ediliyor. Stratejik düşünme ve problem çözme kabiliyetlerini geliştirmek, el-göz koordinasyonunu ve dikkati artırmak, kendine güveni pekiştirmek, takım oyunculuğunu ve sosyalleşmeyi sağlamak bunlardan birkaçı. Üstelik e-spor turnuvalarının getirebileceği burs programları da cabası… Dolayısıyla e-sporun hem küresel hem de kültürel olarak yayılması kaçınılmaz.

Etiketler:
  • Dijital Dönüşüm