Yeşil Tahviller ve Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş

IMF’nin yaptığı Yeşil İyileşme çağrısı, karantina sürecinin dünyanın sürdürülebilir ekonomiye geçmesi için bir fırsat olduğunu vurgulamıştı. Bugün, finansal ekonomi yeniden inşa edilirken yeşil yatırımlara öncelik vermenin tam zamanı. Bu yatırımlara bir örnek olarak gösterebileceğimiz Yeşil Tahvilleri mercek altına alıyoruz.

 

Yeşil Tahvil Nedir?

Doğal yaşama, çevreye ve iklime yarar sağlayan, sürdürülebilirliğe katkıda bulunan projeler için bütçe ve kaynak yaratan tahvilleri Yeşil Tahvil olarak adlandırabiliriz. Bu tahvillerle elde edilen getiriler, geleneksel tahvillerden farklı olarak yalnızca yeşil projelerde kullanılır. Enerji verimliliği, kirliliği önleme ve kontrol, doğal kaynakların sürdürülebilirliği, biyoçeşitliliğin korunması, çevre dostu temiz ulaşım ve sürdürülebilir su gibi uygulamalar, yeşil projelere örnek gösterilebilir.

İlk Yeşil Tahvil İhracı ne zaman yapıldı? 

İlk Yeşil Tahvil ihracı 2007 yılında Avrupa Yatırım Bankası tarafından gerçekleştirildi.( 1) Tutarı 600 milyon avro olan bu tahvil ihracından kazanılan fonlarla yenilenebilir enerji projelerine finansal destekler verildi. Bu ilk ihraç sonrasında yaşanan durgunluk döneminin ardından 2013 yılında gerçek anlamda hareketlenmeye başlayan yeşil tahvil piyasası, 2017 yılında Uluslararası Sermaye Piyasaları Birliği’nin yayınladığı Yeşil Tahvil Prensipleri1 ile bir dönüm noktası yaşadı. Prensipler’in de desteği ile 2019 yılında gerçek anlamda sıçrayışa geçen yeşil tahvil piyasası, Haziran 2020 itibarıyla yaklaşık 860 milyar dolara ulaştı. Bir diğer önemli gösterge ise, toplam sürdürülebilir borçlanma piyasasının Ağustos 2020 itibarıyla 1,5 trilyon doları aşması oldu. Bu alandaki yatırımların önümüzdeki dönemde de hızla artmaya devem edeceği öngörülüyor.

Pandeminin etkisiyle standart borçlanma faaliyetlerinde bir yavaşlama olurken, sürdürülebilir tahvil ve krediler piyasası büyümeye devam etti. COVID-19 ile mücadele edilen bu dönemde, birçok yatırımcı, özel ve kamu sektörü oyuncusu, pandemi sonrası ekonomik kurtarma planlarının sürdürülebilir kalkınma odağında olması gerektiğinin farkına vardı. 2020’nin ilk 6 ayında gerçekleşen ihraçlara baktığımızda en çok dikkat çeken husus, önceki senelerde oldukça sınırlı hacimlerde gerçekleşen sosyal tahvil ihraçlarının büyük bir artış ile yeşil tahvil ihraçlarını yakalaması oldu.

 

Garanti BBVA’nın Yeşil Tahvil İhraçları 

Sürdürülebilir finans konusunda pek çok ilki gerçekleştirmiş ve ülkemize pek çok yeniliği getirmiş bir banka olarak, ilk yeşil tahvil ihracımızı 2017 yılında, International Finance Corporation (IFC) ile İpotek Teminatlı Menkul Kıymet İhracı (İTMK) programı kapsamında, 150 milyon ABD doları tutarında gerçekleştirdik. Bu, ülkemizde bizim büyüklüğümüze erişmiş bir bankanın ilk yeşil tahvil ihracıydı. Bu işlem sayesinde Yeşil Mortgage ürünümüzü piyasaya sunduk ve enerji verimliliği yüksek (A ve B) binaları kapsayan çevre dostu projelerin finansmanına katkıda bulunma şansına sahip olduk.

2019 yılında bir başka yeniliğe imza atarak, GMTN (Global Medium Term Notes) programı altında 5 yıl vadeli 50 milyon ABD doları yeşil tahvil ihracına imza attık. Yeşil Tahvil Prensipleri ile uyumlu olma özelliğini taşıyan bu ihraçtan kazanılan fonla, iklim değişikliğine çözüm üreten yeni veya devam etmekte olan projelere destek vereceğiz.

Tüm bunlara ek olarak, piyasaya sunduğumuz ürün ve çözümleri kurgularken edindiğimiz tecrübe ve deneyimle, yeşil tahvil ihraçlarında müşterilerimize de destek olmak istiyoruz. Örneğin, Türkiye’nin uluslararası bir rating kuruluşu onayından geçmiş ilk TL cinsinden yeşil bono ihracında bir müşterimize bu yıl destek olduk. 44 yatırımcıdan oldukça güzel ilgiyle karşılaştık. Yatırımcıları yeşil tahvillere teşvik ederek onların da daha yeşil ve sürdürülebilir iş modellerine teşvik olmalarını hedefliyoruz.

 

Yeşil Tahvil İlkeleri neler?

International Capital Market Association, 2018 yılında Yeşil Tahvil piyasasını geliştirmeyi amaçlayan, hesap verilebilirliğin öne çıktığı ve tahvillerin ihraç sürecinde dikkat edilmesi gereken noktaları işaret eden ilkeler yayınladı. Bu ilkeler, ihraççılara güvenilir bir şekilde Yeşil Tahvil ihraç etmenin yollarını ve temel bileşenleri göstermeyi amaçlıyor. Özellikle “green washing”(Türkçe’de yeşile boyama, yeşil yıkama ya da yeşil badana gibi ifadelerle kullanılabiliyor) olarak da bilinen; dışarıdan yeşile ve sürdürülebilir gelişime destek veriyormuş gibi gözüken ancak pratikte herhangi bir katkıda bulunmayan projelerin finansmanını önlemek için bu İlkeler oldukça büyük önem taşıyor. Yeşil Tahvil İlkeleri’nin 4 temel bileşenini sıralayacaksak olursak:

 

1) Fonun kullandırım koşulları

Yeşil Tahvilin temel ilkesi; tahvil gelirlerinin mutlaka yeşil projeler için kullanılmasını içerir. Fonun kullanımı için, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması, biyoçeşitliliğin korunması, doğal kaynakların korunması, kirliliğin önlenmesi gibi bir ekolojik problemin çözümü/iyileştirilmesi şart koşulur.

 

2) Proje değerlendirme ve seçme

Bu ilke, Yeşil Tahvil ihraççılarının yatırımcılara sunmaları gereken ögeleri kapsar. Bu ögeler, ihraççının çevresel sürdürülebilirlik amaçlarını, fonlamanın hangi yeşil proje kategorisine (Enerji verimliliği, temiz ulaşım vb.) girdiğini ve ilgili yeşil projenin çevresel, sosyal risklerini belirlemeyi sağlayan kriterlere ne kadar uyum sağladığını içerir.

 

3) Fonun yönetimi

Kısaca, Yeşil Tahvilin net geliri ya da buna eşit tutarın, bir alt hesaba yatırılmasını veya alt portföye geçirilmesini şart koşan ilke olarak açıklayabiliriz.

 

4) Raporlama

İhraççıların, fonların kullandırımına ait bilgileri hazır bulundurmasını, ödenek tamamlanana kadar güncel tutmalarını öneren dördüncü ilke. Öncelikli olarak bu bilgileri kapsayan rapor, Yeşil Tahvil gelirlerinin ödendiği projeleri, ayrıca projelerin tahsis edilen tutarını ve kısa tanımlarını içerir.

 

Yeşil Tahvillerin sağladığı faydalar

Yeşil tahviller hem ihraççılara hem de yatırımcılara katkılar sağlar ve uzun vadede bu, çevre sorunlarına pozitif etki olarak döner. Bu tahvillerin özelliklerini ve sağladığı yararları sıralayacak olursak:

  • En temel fayda, yatırımcıların risk ve gelir dengelerini çevresel faktörlere göre sağlayabilmesidir.
  • Fon kullanımlarının düzenli raporlanması sayesinde risk ölçümü, diğer sabit getirili menkul varlıklara göre daha şeffaftır. Bu da tüm işlemlerin nerede, nasıl kullanıldığının izlenebilmesini sağlar.
  • Yeşil Tahvil ihracı, elde edilen fonların izlenmesini ve raporlanmasını kolaylaştıran bir kurumsal bir yönetim yapısına da ihtiyaç duyar. Bu yapı sürecin işleyişi bakımından yatırımcıya güven verir.

Yeşil Tahviller sayesinde yatırımcı tabanı büyür ve tahvil talebin dalgalanması azalır.

Yeşil Tahvil çeşitleri

Yeşil Tahvil piyasasının gün geçtikçe geliştiğini söylemiştik. Bu gelişim süreci ile birlikte, dünden bugüne 4 temel Yeşil Tahvil tipi ortaya çıktı:

  • Standart Yeşil Temalı Tahvil: Yeşil Tahvil İlkeleri ile uyumlu olan standart tahvil.
  • Yeşil Gelir Tahvili: Kredi riskinin vergiler, ücretler gibi rehinli nakitlere tabi olduğu ve elde edilen gelirin çevre projeleri için kullanıldığı tahvil türü.
  • Yeşil Proje Tahvili: Yatırımcının, proje riskiyle doğrudan karşılaştığı, tek veya daha fazla yeşil proje için uyumlu proje tahvilleri.
  • Yeşil Varlığa Dayalı Menkul Kıymet ve İpotek Teminatlı Tahvili: Bir veya daha fazla özel proje tarafından teminatlandırılmış, Yeşil Proje İlkeleri ile uyumlu hâle getirilmiş tahviller.

 

Yeşil tahviller ile ekonomide iyileşme sağlanacak mı?

Küresel finansal hizmetler şirketi Morningstar'ın yaptığı bir araştırma, sürdürülebilir fonların geleneksel fonlardan daha fazla getiri sağladığını gösterdi. Morningstar, 745 sürdürülebilir fonu, 4.150 geleneksel fonla karşılaştırdı ve sürdürülebilir fonların tüm kategorilerde, İngiltere’de ve diğer ülkelerdeki getirilerinin geleneksel fonlardan fazla olduğunu tespit etti. 10 yılı aşkın bir süredir büyük global şirketlere yatırılan sürdürülebilir bir fonun ortalama yıllık getirisi yılda %6,9 olurken, geleneksel bir fonun yıllık getirisinin yalnızca %6,3 olması, araştırmada dikkatimizi çeken bir diğer detay. Görüyoruz ki, yakın zamanda kullanılmaya başlanmasına rağmen sürdürülebilir fonların geleneksel fonlardan daha fazla getiri oranına sahip olması, yeşil ekonominin kârlı bir sistemi barındırdığını bir kez daha kanıtladı. Bu fonların getirisinin fazla olması, dünyanın yeşil ekonomiye geçişini hızlandırabilir. Yeşil tahvillere ve dolayısıyla yeşil projelere olan yatırımların artmasıyla da şu an içinde bulunduğumuz geleneksel ekonominin dolaylı yoldan katkı sağladığı, küresel ısınma, iklim değişikliği, çevresel tahribat gibi problemleri çözecek, sürdürülebilir bir ekonominin kapısını aralanabilir.

2020 Davos Manifestosu’nda geçen “Bir şirketin amacı, tüm paydaşlarını ortak ve sürdürülebilir değer yaratmaya dâhil etmektir” sözü, dünyanın sürdürülebilir ekonomiye olan ihtiyacını vurgulamıştı. Çalışma yöntemlerini ortak değer yaratmaya endeksleyen şirketlerin sayısının gün geçtikçe daha da artması, yeşil finans metotlarının gelişmesi için gerekli zemini ve motivasyonu sağlayabilir.

Etiketler:
  • Çevre

  • Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

  • İklim Değişikliği