Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Yeni öğrenme modellerinin yükselişi ile beraber geleneksel eğitim yöntemleri de kaçınılmaz bir değişime uğruyor.
Yapay zekâ, makine öğrenimi, arttırılmış gerçeklik gibi teknolojiler, eğitim sistemi optimizasyonunu yalnızca öğrenciler adına değil; eğitimciler ve müfredat için de gerçekleştiriyor.
Öğrenme modellerinin giderek daha fazla kişiselleştiği ve öğretmenlerin ise bilgi dağıtıcı rollerinin giderek eğitim teknolojisi (EdTech) rehberliğine evrilmeye başladığı günümüzde teknoloji, 21.yüzyıl eğitimini şekillendirmek için benzersiz bir fırsat sunuyor.
İşte hızla gelişen teknolojinin eğitim sistemine kazandırdığı yeni fırsatlar:
Hem iş birlikçi hem gelişmiş öğretim ve öğrenme modelleri doğuyor
Klasik öğrenme modellerinin ezbere dayalı yöntemlerinin aksine; teknolojinin etkileşim sağlayan yönü, öğrencilerin geri bildirim alarak ve araştırarak öğrenmelerine olanak sağlıyor. Bu etkileşim de öğrencilerin tutku ve merakını doğrudan harekete geçiriyor.
Örneğin; haritada bir alanı coğrafya kitapları yerine Google Earth gibi etkileşimli yazılımlardan incelemek; öğrenme hızını, isteğini ve becerisini önemli ölçüde iyileştiriyor.
ABD ve Avrupa’da aktif olarak kullanılan ve farklı dersler için hazırlanmış yazılımlar da öğrencilerin beceri düzeyine adapte olarak en uygun hızda öğrenme koşulu yaratıyor. Uyarlanabilir öğrenme yazılımları, ders kitaplarının misyonunu büyük oranda değiştiriyor ve öğrenciler gereksinimlerine uygun her türlü bilgiyi özel programlar yardımı ile ediniyor.
Yazılım teknolojileri ile öğrenme boyut atlıyor ve fiziksel riskler azalıyor
Günümüzde ise eğitimciler, öğrencilerin bireysel öğrenme çözümleri üzerine eğiliyorlar. Öğrenmeyi öğreten yeni sistemin en güçlü donanımları da şüphesiz yazılım teknolojileri.
Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde müfredatın ayrılmaz bir parçası olan, web tabanlı Fen ve Matematik simülasyonları; öğrencilerin önemli kavramları sanal laboratuvarlar eşliğinde öğrenmelerini sağlıyor.
Sanal veya arttırılmış gerçeklik teknolojilerinin okul kapıları ardında söz sahibi olduğu son yıllarda, öğrencilerin hatırlama, geliştirme, empati kurma becerilerinde büyük ilerlemeler görülüyor ve bu teknolojiler yavaş yavaş demirbaş öğrenme gereçleri olarak konumlandırılıyor. Ayrıca ders içeriğindeki her detayı simüle edebilen araçlar, fiziksel koşullarda edinilmesi imkânsız deneyimler sağlıyor. Öğrenciler, gezegen hareketlerinden dinozorların evrimine sayısız bilgiye birden fazla duyu organı ile tanıklık etme fırsatı yakalıyor.
Akıllı tahta ve araçlar, e-kitaplar, online programlar öğrenme potansiyelini yükseltiyor
Telefon ya da tablet gibi akıllı cihazlar, öğrencilerin mekân odaklı çalışma biçimlerini güncelliyor. Öğrenciler artık yalnızca bilgisayar laboratuvarlarının sınırlarında değil; akıllı cihazları aracılığı ile serviste, evde ya da sosyal alanlarda da aktif öğrenme olanağına sahip oluyorlar.
Kara tahtaların yerini alan akıllı tahtalar, öğretmen ve öğrenciler için deneyimi arttırmaya yardımcı oluyor. Eğitmenler sıklıkla slayt gösterileri kullanıyor, video gösteriyor ve tüm dersleri bir düğmeye dokunarak meşgul ediyorlar.
Online eğitim platformları ile uzaktan eğitim modernize ediliyor
Bugün, internet erişimi olan her öğrenci; sayısız kurum, kuruluş ya da vakfın çevrimiçi derslerine katılabiliyor. Üstelik hem ekonomik hem de fiziksel koşulları bertaraf edebilen çevrimiçi yayınlar, öğrenme potansiyelini zaman ve mekân bağımsız kılıyor.
Ayrıca, öğrenciler web seminerleri ve online eğitim platformları üzerinden müfredat dışındaki binlerce kaynak aracılığıyla eğitimlerine yönelik bireysel programlar da çizebiliyor. Örneğin; NASA, internet sitesi üzerinden öğrencilere uzaydaki astronotlarla konuşmasını sağlayan bir program sunuyor. Böylelikle online kaynaklar eğitim modernizasyonun da önemli bir misyon üstleniyor.
Araştırma ve geliştirme için olanaklar zenginleşiyor
Günümüzde, farklı okullarda görev yapan öğretmenler, meslektaşları ile; öğrenciler ise yaşıtları ile sıklıkla video konferans üzerinden iletişime geçiyor. Birçok online platform hem öğretmen hem de öğrencilere başka ülkelerdeki öğrenci ve öğretmenlerle eşleşerek; yabancı dil, fen bilimleri, matematik gibi pek çok disiplin adına iş birliği yapma imkânı tanıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki öğrenci ve öğretmenler, gerçek zamanlı iletişim olanağı sunan; çevrimiçi gruplar, web sayfaları ve sanal topluluklar oluşturabiliyorlar. Öğrenciler, başkalarının görüş ve geri bildirimlerini dinleyerek ya da okuyarak, düşüncelerini geliştirebiliyor, daha yüksek düzeyde anlama kabiliyetine ve daha derin bilgiye erişim şansına ulaşıyorlar.
Tüm bu gelişmeler eşliğinde, teknolojinin kendini geliştirmeyi ve kendine sistemin farklı alanlarında yer bulmaya devam edeceğini düşünürsek; gelecekte hem eğitimin hem de eğitimin bir sonucu olan kariyer fırsatlarının mekân bağımsız bir form kazanacağını öngörebiliriz.