Yapay Zekâ Alışveriş Tercihlerimizi Nasıl Etkiliyor?

Bir video izliyordunuz. Hiç aklınızda olmayan bir ürünün reklamını gördünüz, tam da sevdiğiniz renklerle, özgür hissettiren bir görseldi. İndirim ilginizi çekti. İşletmenin sitesine girdiniz. Farklı ürünlere de baktınız. Bir ürün beğendiniz. Fiyat, marka, itibar, güven, platform, lojistik, müşteri ilişkileri, kurulum, servis, iade koşulları, yorumlar, puan vb. birçok şeyi yine bir sitede karşılaştırarak sizin için en uygun olanı seçtiniz. Ürünü altı taksitle satın aldınız. Tam zamanında geldi. Yüzünüzde tatmin olmuş bir gülümseme. İyi günlerde kullanın. Arkadaşlarınıza anlattınız. Tavsiye ettiniz. Fotoğrafını çektiniz. Firmayı da etiketleyerek sosyal medyada paylaştınız. Tebrikler! İhtiyacınız olmayan, belki sadece bir gün kullanacağınız ürünü satın aldınız ve ilginç bir şekilde bu alışveriş nedeniyle çok mutlusunuz.

 

Makineler artık sadece düşünmüyor

Alan Turing 1950’de “Makineler düşünebilir mi?” fikrini ortaya attığında birçok karşı görüş olsa da Turing’in aynı makalesinde ‘yaklaşık 50 yıl içinde’ diye başladığı öngörülerinin gerçekleştiğini görüyoruz. Günümüzde makineler sadece düşünmüyor, yapay zekâ ile öğreniyor ve kendini geliştiriyor. Yapay zekâ, görevini yerine getirmek için temel olarak iki şeye ihtiyaç duyuyor: Veri ve algoritma… Veri ne kadar büyük olursa olsun, doğru algoritmalarla veriyi okumak, çıkarımlar yapmak, karar verme aracı olarak kullanmak hem yol gösterici hem de rekabet üstünlüğü sağlayan önemli bir yardımcı.

Gün geçtikçe veri de katlanarak büyüyor. Dolayısıyla hız çağı olarak adlandırılan günümüzde, büyük veriyi doğru ve gerçek zamanlı işleyebilmek için yapay zekâ kullanımı kaçınılmaz bir gereklilik. Dijital platformlarda ise; internette bir bilgi araştırmanızdan bir ürün satın almak için online bir pazar yerinde dolaşmanıza, sosyal medyada takip ettiğiniz sayfalardan beğeni ve yorumlarınıza, dinlediğiniz müziklerden izlediğiniz videolara kadar tüm davranışlarınız büyük verinin bir parçası. Son 20 yılda artan ivmeyle yapay zekâ birçok alanda kullanılmaya ve yaygınlaşmaya başladı.

Dijital platformlarda ise; internette bir bilgi araştırmanızdan bir ürün satın almak için online bir pazar yerinde dolaşmanıza, sosyal medyada takip ettiğiniz sayfalardan beğeni ve yorumlarınıza, dinlediğiniz müziklerden izlediğiniz videolara kadar tüm davranışlarınız büyük verinin bir parçası.

Cüneyt Tırnava

Bir şeyler öğrenmek için çıkılacak bir okul hayatı yolculuğunda, üniversite mezunu olmak için 16 yıl boyunca okula gitmek gerekiyor. Şimdi ise karşımızda dakikalar içinde öğrenen ve kendini sürekli geliştiren makineler var.

 

Ne zaman yapay zekâ ne zaman insan zekâsı?

İnsan zekâsı ile yapay zekâyı karşı karşıya getirmek anlamlı değil. Bunun yerine, birlikte nasıl verimli hale gelinebileceğini konuşmak daha doğru. Temel olarak; hangisini, ne zaman, nerede, nasıl kullanmak gerekir sorusunun cevabı üzerine düşünmeye ihtiyacımız var.

Bugün etrafımızdaki ‘akıllı’ cihaz ve uygulamaların yarattığı konfor alanından epey hoşlandık. Birçok ürün ve hizmete evimizden çıkmadan ulaşabiliyoruz. İlgili site ve platformlarda kullanıcıların verdiği puan ve yorumları da dikkate alarak içimiz rahat şekilde alışveriş yapıyoruz. Gün geçtikçe bu ‘akıllı’ cihaz ve uygulamalar bir konfor tercihi ve ihtiyaç gidermeden ziyade bağımlılığa dönüşüyor. Pandeminin de etkisiyle hem dijital platformlarda geçirilen zaman hem de dijital kanallardan yaptığımız alışveriş hacmi gittikçe artıyor.

Ocak 2021 tarihli We Are Social raporuna göre, Türkiye’de internet kullanımı günlük 7 saat 56 dakikaya yükseldi. Bir önceki yıl bu süre 7 saat 29 dakikaydı. E-ticaretin genel ticaret içindeki oranı ise; 2019’un ilk 6 ayında %8,4 iken, 2020’nin aynı döneminde %14,2’ye yükseldi.

Finansal sağlığınız için yapay zekâya dikkat!

Yapay zekâ uygulamaları, birçok sektör ve alanda kullanılmasının yanında, artık işletmelerin satış ve fiyatlama modellerini kurmasında ve geliştirmesinde, doğru ürün ve hizmeti, doğru kişiye, doğru zamanda sunmak için optimize edecek şekilde, pazarlama amaçlı olarak da yoğun şekilde kullanılıyor. Herhangi bir platformda arama bile yapmadan, birisiyle konuşurken “Boğaz kenarında bir balık mı yesem?” dediğinizde kısa süre sonra Arnavutköy’de bir restoran reklamıyla karşılaşmanız, “Dişçiye gitmem gerek artık!” dediğinizde yakınınızdaki bir dişçinin reklamını görmeniz ya da “Eve bir kitaplık alsak iyi olacak” demenizden biraz sonra kitaplık modellerini gösteren bir içerikle karşılaşmanız artık çok normal.

Herhangi bir platformda arama bile yapmadan, birisiyle konuşurken “Boğaz kenarında bir balık mı yesem?” dediğinizde kısa süre sonra Arnavutköy’de bir restoran reklamıyla karşılaşmanız, “Dişçiye gitmem gerek artık!” dediğinizde yakınınızdaki bir dişçinin reklamını görmeniz ya da “Eve bir kitaplık alsak iyi olacak” demenizden biraz sonra kitaplık modellerini gösteren bir içerikle karşılaşmanız artık çok normal.

Cüneyt Tırnava

Basit şekilde, uygulamalar sizin izin verdiğiniz ölçüde verilerinizi topluyor, size uygun öneri ve reklamları karşınıza çıkartabiliyor. Toplanan büyük verinin işlenmesi ise yapay zekânın işi. İlgi alanlarınızı, aramalarınızı ve hatta herhangi bir içerikte geçirdiğiniz zamanı bile göz önüne alarak sonraki zamanlarda sıkça ilgili konuda reklamlarla karşılaşmanızı sağlayabiliyor.

İyi tarafından baktığımızda; yapay zekânın büyük veriyi, ileri analitik modellerle kullanıp işimize yarayan çıktılara dönüştürmesi günlük hayatımızı oldukça kolaylaştırıyor. Dinlediğimiz müzik türünden sevdiğimiz film türüne, ulaşmak istediğimiz anlık haber içeriklerinden bize özel yatırım tavsiyelerine kadar kişiselleştirilmiş deneyimler sunması kendimizi özel hissettiriyor. Yine ileri analitik modellerle, almak istediğimiz ürün veya hizmeti, aynı platformda birçok benzer ürünle karşılaştırma imkânı sunarak, istediğimiz marka, özellik, kalite, yorum ve puanlarla karşımıza çıkartarak, seçenek denizinin içinde karar vermemizi kolaylaştırıyor.

 

Satın alma kararları ne kadar rasyonel?

Sunulan birçok karşılaştırma imkânıyla, satın alma kararlarımızda çoğunlukla rasyonel davrandığımızı, birçok seçeneği değerlendirerek kendimiz için genellikle en doğru olanı seçtiğimizi düşünürüz. 2017 yılında davranışsal ekonomi alanında yaptığı çalışmalarla Nobel Ekonomi Ödülü alan Richard Thaler ise tam tersini söylüyor.

Reklamlarda yer alan ürünlerin, salt ürün tanıtımından ziyade, bir hikâyesi olacak şekilde anlatılması, duygularımıza hitap edecek şekilde kurgulanması yeni değil. Tıraş bıçağının genç ve dinamik hissettirmesi, bisküvinin mutluluk vermesi ya da şampuanın özgüveni yükseltmesi gibi… Yapay zekânın ürün reklamlarına etkisi ise, artık herkese aynı şekilde gösterilen kitle iletişimi yerine, kişiselleştirilmiş iletişimin ve reklamların yapılabiliyor olması. Yani bir ürünün yalnızca size özel duyguları tetiklemesi ve sizin satın alma dürtünüzü uyandıracak şekilde tanıtılması mümkün. Yapay zekânın karşınıza çıkardığı ve bazen ısrarla gösterdiği reklamlar, özellikle nöropazarlama teknikleri ve iyi işlenmiş duygu eşleştirmeleriyle ürünün cazibesini artırıyor. Amaç doğal olarak dürtülerinizi harekete geçirmek ve satın almanızı sağlamak. Sizin için özelleştirilmiş bu içeriklerle, ihtiyacınız olmayan bir ürünü satın almak veya ihtiyacınız olsa bile seçenekler arasından rasyonel olmayan karar vermek mümkün.

Şüphe yok ki, neredeyse tüm dijital platformlarda yapay zekâ ile adreslenen; reklam, kampanya ve indirim gibi içeriklere maruz kalıyoruz. Büyük verinin ustaca işlenmesiyle bazen manipüle oluyoruz. Yapay zekânın sunduğu olumlu imkânlar ve konfor alanı elbette çok fazla. Ancak, yapay zekânın önerdiği ürünleri, mutlaka bilinçli bir farkındalıkla süzgeçten geçirmek gerekiyor.

Peki ne yapılabilir?

Teknik olarak:

  • Web tarayıcılarınızdaki çerez politikalarını,
  • Kullandığınız uygulamalardaki izinleri ve veri paylaşım politikalarını yeniden gözden geçirebilirsiniz.

 

Kişisel olarak:

Satın alma kararı öncesinde kendiniz için bir soru seti oluşturabilirsiniz. Örnek olarak; satın alma kararınızı verirken aşağıdaki altı soruya cevap verebilir ve alışverişinize ondan sonra devam edebilirsiniz:

  1. Bu ürüne ihtiyacım var mı?
  2. Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı?
  3. Bu ürüne şimdi mi ihtiyacım var?
  4. Ürünü satın alma adımına gelirken, herhangi bir aşamada, herhangi bir mecrada, herhangi bir içerikle manipüle edilmiş hissediyor muyum?
  5. İndirim veya kampanya gerçekten avantajlı mı?
  6. Alternatif maliyetim ne? (Bu ürünü almak için nelerden vazgeçmem gerekiyor?)

Bazen çikolata kaplı dondurmanın ilk ısırıkta çıkardığı ses, bazen bulutsuz bir yaz gecesinden güzel bir hatıranızı anımsatan gazlı bir içeceğin kapak sesi, bazen de fincana usul usul dökülürken buharı yavaşça dağılan kahve duygularımızı ve arzularımızı üst seviyede uyarabilir. Ancak tümüyle duygu ve arzularla verilen kararlar, finansal sağlık açısından genellikle bizi yanlışa götürür. Gerekçelerinizin ne kadarının duygusal ne kadarının bilişsel olduğunu anlamak için satın almadan önce kendinizle veya bir başkasıyla konuşun. Sunduğu bütün kolaylık ve konforun yanında, yapay zekânın gözünün üstünüzde olduğunu unutmayın! Satın alma kararınızı verirken bir adım geriye atarak, kararınızı yeniden değerlendirin. Çünkü birçok şekilde manipülasyona açık olduğunuz dijital platformlardaki karar aşamalarında ‘farkında’ olmak finansal sağlığınız için çok kıymetli bir başlangıç.

Etiketler:
  • Finansal Sağlık

  • Alışveriş

  • Big Data

  • Yapay Zeka

  • E-Ticaret