Krizi Fırsata Çevirmek: Acil Durumlara Hazırlan, Finansal Okuryazarlık Öğren

Dünyayı hazırlıksız yakalayan ve kısa süreli de olsa kaos ortamı oluşmasına yol açan COVID-19 krizinin ekonomik ve toplumsal sonuçları, bugüne kadar yaşanmış tüm küresel krizlerden ayrıştı. Bu büyük şok, belki de daha önce yaygın olmayan ve temkinli bakılan birçok uygulamaya olumlu yaklaşmamıza sebep oldu. İnsanlar, günlük hayatını ve iş pratiklerini yeniden düzenledi.

 

COVID-19, işletmelere olduğu kadar bireylere de küresel ve çaresiz krizlerin sonuçlarıyla başa çıkmak için acil durum fonuna sahip olmanın ve finansal okuryazarlığın gerekliliği hakkında önemli sinyaller verdi. Bu yaşanılan süreç, işletmelerin, çalışan bireylerin, emeklilerin yani kısacası toplumun tüm kesimlerinin kavradığı bir gerçeği ortaya koyuyor: Çoğumuz beklenmedik olumsuz şartları atlatacak gerekli hazırlıklardan yoksunuz! COVID-19 pandemisi finansal birikimin noksanlığını ve yaşanılan finansal güvenlik eksikliğini toplumsal düzeyde ortaya çıkardı.

 

Pandemi dünya ekonomisini nasıl etkiledi?

2020 yılında koronavirüs pandemisi dünyanın hemen her ülkesine ulaştı. Hükümetler virüsün yayılmasıyla mücadele etmek için yeni karantina önlemleri aldı. Bu süreç küresel ekonomileri de olumsuz etkiledi. Aşıların geliştirilmesine rağmen birçok sektör hâlen iyileşmenin nasıl gerçekleşeceğini tam olarak öngöremiyor. İşte pandeminin ekonomik etkisini görmenize yardımcı olacak bir dizi araştırma ve rakamlar...

 

FTSE, Dow Jones Industrial Average ve Nikkei, krizin ilk aylarında vakaların sayısı arttıkça büyük düşüşler gördü. Başlıca Asya ve ABD borsaları ilk aşının duyurulmasının ardından toparlandı.

 

Büyük ekonomilerde 2020 yılında işsizlik oranları arttı

2020’nin ilk altı ayında Amerika Birleşik Devletleri'nde işsiz insanların oranı yüzde 10,2’ye ulaştı ve on yıllık iş genişlemesinin bittiğinin sinyalini verdi. 2020 yılı sonu işsizlik oranı ise yüzde 6,7 oldu. Bu oran diğer ülkelerde şöyle gerçekleşti: İtalya (%9), Fransa (%8), İngiltere (%5,1), Almanya (%6,1) ve Japonya (%2,9). Aynı ülkelerin 2021 yılı Kasım verilerine göre işsizlik oranları ise şöyle: ABD (%3,9), İtalya (%9), Fransa (%8,1), (İngiltere %4,1), Almanya (%5,3) ve Japonya (%2,8).

 

Türkiye'ye bakarsak…. Ülkemizde 2020 yılı işsizlik oranı TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından yüzde 13,2 olarak belirlendi. 10 Şubat 2022 tarihinde yayımlanan ‘Aralık 2021 İşgücü İstatistikleri’ne göre ise 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsizlik oranı yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşti. 2021 yılı aralık ayında istihdam oranı ise 0,3 puanlık artış ile yüzde 47,0 oldu.

 

Birçok ülke resesyon (negatif büyüme) etkisinde

IMF, küresel ekonominin 2020'de yüzde 4,4 küçüldüğünü tahmin ediyor. Kuruluş, bu durumu 1930'lardaki Büyük Buhran'dan bu yana yaşanan en kötü düşüş olarak nitelendirdi. 2020'de büyümeye devam eden tek büyük ekonomi Çin oldu; ülke yüzde 2,3 büyüme kaydetti. 2021’de ise nispeten bir iyileşme kaydedildi ve küresel ekonomik büyüme 5.9 oldu.

 

Havayolları, turizm ve otel sektörlerindeki gerileme

Seyahat endüstrisi, havayollarının uçuşları kesmesi ve müşterilerin iş seyahatlerini, tatillerini iptal etmesiyle ağır kayıplar gördü. Uçuş takip hizmeti Flight Radar 24'den elde edilen veriler, küresel uçuş miktarının 2020'de büyük bir darbe aldığını ve hâlâ iyileşmeden çok uzak olduğunu gösteriyor. Nitekim 2021 yılının ilk altı ayında 2020’ye göre sadece yüzde 25 oranında artış gösterdi. Turizm ve otelcilik sektörü, milyonlarca iş iptali ve birçok şirketin iflas etmesiyle sert bir darbe aldı.

 

Dünya çapında 35 milyondan fazla otel ve kiralama listesini kapsayan sektör lideri bir istihbarat şirketi olan Transparent'ın verilerinde, en iyi seyahat destinasyonlarının rezervasyonlarında düşüş olduğu gözlemlendi.

 

Alışveriş alışkanlıklarında değişim

Karantina sürecinde evde kalma sürelerinin artması nedeniyle perakende satış oranlarında düşüşler yaşandı. Muhasebe devi Ernst & Young (EY) müşterilerin yüzde 67'sinin artık alışveriş için 5 kilometreden fazla seyahat etmeye istekli olmadığını söylüyor. Alışveriş davranışındaki bu değişiklik, 2020'de 3,9 trilyon dolarlık küresel gelirle çevrimiçi perakendeyi önemli ölçüde artırdı. 2021’de dünya çapında e-ticaret satış hacmi 4,5 trilyon dolarlık hacme ulaştı. Dünyanın en büyük 10 e-ticaret pazarı şu şekilde sıralanabilir; Çin: 672 milyar dolar, ABD: 340 milyar dolar, Birleşik Krallık: 99 milyar dolar, Japonya: 79 milyar dolar, Almanya: 73 milyar dolar, Fransa: 43 milyar dolar, Güney Kore: 37 milyar dolar, Kanada: 30 milyar dolar, Rusya: 20 milyar dolar, Brezilya: 19 milyar dolar. 2021 yılının ilk 6 ayı itibarıyla ülkemizde e-ticaret hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 75,6’lık artışla 161 milyar TL olarak gerçekleşti.

Finansal okuryazarlık en temel tanımıyla; gelirinizle/giderinizle ve bütçenizle ilgili bilgi sahibi olmaktır. Finansal okuryazarlık, kişinin doğru yatırım ve tasarruflara bireysel ekonomisini yönlendirmesini sağlar.

Hatırlayalım: Finansal okuryazarlık nedir?

Finansal okuryazarlık en temel tanımıyla; gelirinizle/giderinizle ve bütçenizle ilgili bilgi sahibi olmaktır. Bu bilgi, kişinin doğru yatırım ve tasarruflara bireysel ekonomisini yönlendirebilmesini sağlar.

 

Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de nüfusun büyük bir kısmı finansal okuryazarlığı henüz yeterince iyi tanımıyor. Birey veya işletmeler bazen yeterince iyi bilmedikleri bu konu özelinde aşırı özgüvenli olabiliyor. Örneğin; borçla finanse edilen ve likit olmayan varlıklara yüksek oranda yatırım yapılabiliyor veya yaşanılan maddi krizden kurtulmak için bir finansal kurumdan destek alınabileceği öngörülemiyor ve finansal kaynaklardan yoksun kalınabiliyor. 10 yıl sonra ne olacağını bilemiyoruz. Pandemi bize gösterdi ki beklenmedik durumlar her zaman hayatımıza girebilir ve bu anlık durumlara tam teşekküllü bir şekilde hazır olmak hiç kolay değil. “Krizi fırsata çevirmek” sözünü sık duyarız değil mi? Yeniyi keşfetmek için hep çaba harcarız ama asıl yapmamız gereken uygulamadığımız eski gerçekleri yeniden keşfetmek olmalı.

 

Finansal okuryazarlığın bireyler için önemi

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bireylerin yaşadığı borç problemleri sanıldığı gibi gelir düşüklüğünden değil, temel finansal okuryazarlık eksikliğinden kaynaklanıyor. Bireylerin ihtiyaçları arttıkça kredi kullanma istekleri de artıyor, buna karşın kredi ürünleri hakkında tam bilgi sahibi olmadıklarından mali sıkıntı yaşamaları kaçınılmaz oluyor. Farklı kredi seçenekleri arasında karşılaştırma yapmak, çeşitli kredi araçları arasından en iyi olanı seçmek ve yüksek maliyetli ürünleri ayırabilmek için asgari seviyede finansal okuryazarlık bilmemiz gerekiyor. (Satoğlu, 2014: 28)

 

Finansal okuryazarlık seviyesi düşük kalan bireylerin aldığı hatalı kararlar, aynı zamanda finansal sistemin de sistematik akışında aksamalara, problemlere neden olabiliyor. Öyle ki toplumsal açıdan büyük öneme sahip olan tasarruf yapma alışkanlığının olmaması, iflas ve haciz gibi olayların artması gibi sorunlar finans piyasasının istikrarını bozabiliyor.

 

Finansal okuryazarlığın ülke ekonomisi için önemi

Finansal okuryazarlık eğitimi almış olan bireyler daha fazla tasarruf yapma eğiliminde olduklarından ülkelerine yatırım düzeyinde de olumlu katkılar yapabilir. Finansal tabana yayılma faaliyetleri, finansal sistemin bileşenlerini çeşitlendirerek tasarrufların yatırımlara dönüşmesine yönelik süreci geliştirir. Finansal sisteme girişlerin artması ve toplumun alt katmanlarına kadar yayılması yoluyla toplam tasarruflarda artış elde edilerek sisteme kazandırılması sağlanır. Yastık altında tutulan tasarrufların finansal sistem içinde değerlendirilmesi, bunların yatırım ve istihdama dönüştürülmesine imkân tanır ve ülke ekonomisine katkı sağlar.

2017'de yüzde 65 olan bütçe yapma oranının, günümüzde %74'e çıktığını görüyoruz. İnternet bankacılığı kullanımı ise yüzde 23'ten yüzde 41'e çıkmış. Finansal ürünlerin bilinirliğinde; banka kartı, kredi kartı ve altın ilk üç sırada yer alıyor; sigorta ürünleri, hisse senedi, bono, fon ve forex gibi ürünlerse toplumun büyük bir kesimi tarafından hala yeterince bilinmiyor.

FODER (Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği) ile Visa tarafından, Türkiye’deki 27 bankanın desteğiyle yürütülen ‘Paramı Yönetebiliyorum’ projesi kapsamında ikincisi gerçekleştirilen Türkiye Finansal Okuryazarlık Araştırması’nın sonuçlarına baktığımızda; 2017'de yüzde 65 olan bütçe yapma oranının, günümüzde yüzde 74'e çıktığını görüyoruz. İnternet bankacılığı kullanımı ise yüzde 23'ten yüzde 41'e çıkmış. Finansal ürünlerin bilinirliğinde; banka kartı, kredi kartı ve altın ilk üç sırada yer alıyor; sigorta ürünleri, hisse senedi, bono, fon ve forex gibi ürünlerse toplumun büyük bir kesimi tarafından hâlâ yeterince bilinmiyor. Araştırmaya katılan kişilerin yüzde 23'ü evinde para biriktirdiğini belirtirken, sadece yüzde 17'si bankada para biriktirdiğini belirtmiş.

 

COVID-19 pandemisi, ‘dijital finansal okuryazarlığın’ hepimiz için temel bir ihtiyaç olması konusundaki gerekliliğini artırdı. Birçok sektörde olduğu gibi bankacılık sektöründe de dijital kanalların kullanımı artış gösterdi. Bu hızlı yükseliş ve eğilim, pozitif finansal kazanımların artırılması veya finansal risklerin azaltılması için finansal okuryazarlığın hızla yaygınlaştırılması gerekliliğini ortaya koydu. Finansal okuryazarlık, anaokulundan başlayarak temel eğitim müfredatına eklenip eğitimin her kademesinde uygulamalı bir şekilde içselleştirildiği takdirde, 10-20 yıl sonra bile oluşacak muhtemel krizlerde, kendini ekonomik olarak iyi yönetebilen bilinçli bireyler yetişecektir. Bununla da kalmayıp, insanların gelecekteki finansal etkinliklerini daha iyi planlamasının yolunu açacak ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunacaktır.

Finansal okuryazarlık becerisi nasıl kazanılır?

Tabii ki ancak temel bir finansal okuryazarlık bilgisi edinerek bu beceriyi kazanabiliriz. Bu konudaki kaynakları düzenli olarak okumak; uzman isimlerden tavsiye, gerekirse danışmanlık almak bu anlamda bize yol gösterici olacaktır. Finansal okuryazarlık becerisini Türkiye Bankalar Birliği’nin de temel çerçevesini çizdiği şekilde aşağıdaki üç kavramla tanımlayabiliriz.

 

Finansal Bilgi: Bireylerin bütçe, sigorta, tasarruf, yatırım, kredi, basit ve bileşik faiz, enflasyon, risk, getiri, vade, varlık, borç gibi temel finans kavramlarını bilmesidir. Temel yetkinlikleri; dört işlem yapabilmek, enflasyonun satın alma gücünü nasıl etkilediğini anlamak, risk ve getiri arasındaki ilişkiyi bilmek, riski dağıtmanın faydalarını bilmek.

 

Finansal Tutum/Tavır: Bireylerin, parayı dikkatli kullanma, idareli tüketme, gelecek için birikim yapma gibi konularda daha önce yaşadığı çeşitli deneyimler sonucu düzenli bir finansal tavır sergilemeleridir. Temel yetkinlikleri; uzun vadede tasarruf yapmayı kısa vadede harcamaya tercih etmek, geleceği düşünerek idareli harcama yapmak, paranın sadece harcamak için değil saklamak için olduğunu da düşünmek.

 

Finansal Davranış: Bireylerin kişisel bütçelerini izlemeleri, dikkatli alışveriş yapmaları, birikimlerini, tasarruflarını ve yatırımlarını, kişisel borç ve kredilerini yönetebilmeleri, kısa ve uzun vadede yatırımlarını değerlendirebilmeleridir. Temel yetkinlikleri; satın almadan önce düşünmek, borçları zamanında ödemek, bütçe yapmak, uzun vadeli finansal hedefler belirlemek, gelirin yetersiz olduğu durumlarda araştırmacı borç almak.

 

Temel yol haritası: Finansal durumumuzu nasıl iyileştirebiliriz?

Acil durum fonu oluşturmak: Herhangi bir zorlu durumda (işsiz kalma, ağır hastalık gibi) kişilerin kendilerini idare edebilecekleri bir parayı kenarda bulundurmaları demektir.

 

Bireysel emeklilik sistemine dahil olmak: Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), kişilerin aktif çalışma yaşamları süresince yaptıkları tasarrufları uzun vadeli yatırıma yönlendirerek emeklilik dönemlerinde yaşam standartlarını koruyabilecekleri bir gelir elde etmelerini sağlayan özel emeklilik sistemidir. Katılımda gönüllük esastır. BES ile herhangi bir sosyal güvenlik sisteminin sağlayacağı emeklilik gelirine ek olarak ikinci bir gelir yaratılır.

 

Kredi notunu yüksek tutmak: Kredi notu kişilerin gelecek 12 aydaki borçlarını ödeme olasılıklarını tahmin etmek için hesaplanan nottur. Hesaplanmasında kredili ürün ödeme alışkanlıkları yüzde 45, mevcut hesap ve borç durumu yüzde 32, kredi kullanım yoğunluğu yüzde 18, yeni kredili ürün açılışları yüzde 5 olarak alınır.

 

Borç ve gelir dengesini sağlamak: Hane halkından çalışanların getirileri, kira getirileri ve diğer kalemlerden sağlanacak gelirleri not ederek bu dengeyi oluşturabilirsiniz. Giderlerin tamamını hesaplayabilirsiniz. Tasarruf planları geliştirebilirsiniz. Toplu ve ihtiyacınız kadar alışveriş yapabilirsiniz. Ödeme gücünüzü aşmayabilirsiniz.

 

Finansal yol haritasını kendiniz oluşturabileceğiniz gibi Garanti BBVA Mobil ile tüm finansal alışkanlıklarınızı analiz eden yapı içerisinde yol haritanızı hazır hâlde bulabilirsiniz.

 

Ödemelerinizin tamamını otomatik talimatla gündeminizden çıkarabilir, kredi kartı kullanım analiziyle harcamalarınızı kontrol altında tutabilirsiniz. Özet sayfada Varlık/Borç, Gelir/Gider dengenizi görebilir ve nakit akışınızı düzenleyebilirsiniz. Yatırım seçenekleri veya acil durum fonu için birikim hesabı oluşturabilirsiniz.

 

__________

Burada yer alan yazılar, finansal bilgiler, birikim ve tasarruf önerileri, genel yorum ve tavsiyelerden oluşmakta olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım, birikim ya da tasarruf kararı verilmesi ve hareket edilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Etiketler:
  • Finansal Sağlık